Anaların Tanrıçalığındaki Yeryüzünden Ataerkil Dünyaya

Galaksi adı verilen koca boşluğun ortasındaki Dünya adlı çekirdeğin düğüm yeri Anadolu… Üç yanı denizler ile çevrili, ortasından akan ırmakların haddi hesabı yok; dereleri, pınarları, şifa dağıtan yaşam kaynağı su gözeleri kadar bir de çokça tanrıçaları olmuş, bu güzel toprağın.

Sadece tanrıçaları mı? daha sonra sayısız tanrıları, bilgeleri, aşıkları, ataları, velileri, erenleri ile bir başka zengin Anadolu. Sevgilerin, aşkların etrafında süren binbir efsanenin yurdu, yuvası Anadolu…

Güneş, su ve toprağın üçlü aşkının doğayı şenlendirdiği ülke… Kybele’den Athena’ya, Şahmeran adlı dişi yılandan, sol memelerinden kavgaları için vazgeçmiş cesaretin kadınları Amazonlara kadar efsanelerin ülkesi.

Dünya üzerinde kadının üretkenliğini ve önceliğini vurgulayan Ana Tanrıça kavramı ilk defa Anadolu’da gelişmiştir. Buradan Yunanistan’a, dolayısı ile Avrupa’ya yayılmıştır.

Kadın kimliğinin Anadolu’da bilinen en eski sembolü büyük tanrıça Kybele’dir.  Daha sonra dilimizde Sibel’leşen Kybele Anadolu’nun değişik yerlerinde farklı kültürler ile buluşup değişik adlar almıştır. Firigya yerleşimlerinde: Kyble, Kubele, Semele; Lykia’da: Dinda, Kibele, Kubele, Leto; Hitit kaynaklarında: Arinna, Hepat, Kubaba, Efes’te Artemis olarak anılmıştır.

 Önce tanrıçalar daha sonra tanrılar ülkesi olarak gördüğümüz Anadolu’da, Çatalhöyük ve Hacılar ören yerlerinde yapılan kazılarda, pişmiş topraktan yapılan ve Ana tanrıçayı simgeleyen, tümü de iri göbekli, dolgun göğüslü çok sayıda heykelcik bulunmuştur. Bu şekil Kibele’nin doğurganlık görevini her zaman sürdürmeye hazır olduğunun simgesidir.

Anadolu’nun doğurganlığı ve bereketi temsil eden Ana Tanrıça Kybele’si şöhretini, etkisini çevre ülkelere taşımış oralarda başka adlar almıştır.

Arabistan ve Hicaz halkı Hubbel, Babilliler Kibele’ye İştar, İausga; Sümerler İnanna, Marianna; Mısır halkı Hathor, İsis, Nut; Suriyeliler Astarte, Atargatis, Diktinna, Lat,  Palestene; Giritliler Artemis, Ge, İda, Maia, Mata, Ops, Rhea, Urania, Urunome; İtalyanlar Anna, Vesta, Venüs adını vermişler. Ana tanrıçaların ruh verdiği Anadolu, Kibele ve ardıllarının efsaneleri ile doludur. Bu efsaneler usta kalemlerin dilinde mayalana mayalana yoğrulup günümüze gelmiş.

Ot toplayıp ilaç yapan emci kadından, yayla yollarında doğurduğu bebesinin göbeğini kendi kesip sırtına vurup yürüyüp giden gelinden, bir türlü Karacaoğlanına kavuşamayan kara kızdan,  söz ederken, sınır boylarında ‘’oy aney aney’’ diye türkü söylerken belleğimizin içinde capcanlı duran aslında Kybele anadır ama hiç dillendirmeyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir