Sefa M. Yürükel’in kaleme aldığı yazı serimize ikinci kısımla devam ediyoruz. Yazının başını bu linkte bulabilirsiniz : https://gazetedk.online/gercek-dostluk-ve-arkadaslik-nedir-antropolojik-bir-yaklasim-1/
4. Yaşam Döngüsü İçinde Dostluk
4.1. Çocukluk ve Ergenlikte Dostluk
Çocukluk döneminde kurulan dostluklar, bireyin sosyal gelişiminin temel yapı taşlarındandır. Bu ilişkiler aracılığıyla çocuklar paylaşmayı, çatışmaları çözmeyi ve empati kurmayı öğrenirler. Jean Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı, çocukların arkadaşlık ilişkilerini anlayışlarının yaşa bağlı olarak değiştiğini öne sürer; erken çocuklukta dostluklar genellikle ortak oyunlara dayalıyken, yaş ilerledikçe duygusal yakınlık daha belirleyici hâle gelir (Hartup, 1996).
Ergenlik döneminde dostluklar kimlik oluşumunun önemli bir parçasıdır. Bu dönemde genç bireyler, aileden bağımsız bir sosyal çevre oluşturarak bireysel kimliklerini arkadaşlarıyla şekillendirirler. Akran grubuna aidiyet duygusu, bireyin özsaygısını ve sosyal kabulünü doğrudan etkiler. Bu nedenle, dostluk sadece bir duygusal destek değil, aynı zamanda psikolojik bir gelişim aracıdır.
Sosyo-kültürel farklılıklar, çocuk ve ergen dostluklarının gelişiminde belirleyici olabilir. Örneğin, bireyci toplumlarda çocuklar daha erken yaşta bireysel seçimlerle arkadaşlık kurma eğilimindeyken; kolektivist toplumlarda aile ya da okul aracılığıyla kurulan ilişkiler daha yaygındır. Bu durum, çocukların dostluk kurma biçimlerinin toplumsal normlardan bağımsız olmadığını göstermektedir.
4.2. Yetişkinlik ve Yaşlılıkta Dostluk
Yetişkinlik döneminde dostluklar daha çok ortak ilgi alanları ve değerler temelinde şekillenir. Bu dönemde kurulan dostluklar, bireyin kariyer, aile ve kişisel hedefleri doğrultusunda gelişir. Sosyal çevrenin genişlemesiyle birlikte dostlukların niteliği çeşitlenir; iş arkadaşlıkları, ebeveyn dostlukları ve hobiler aracılığıyla kurulan ilişkiler bu dönemin karakteristik unsurlarıdır.
Orta yaş döneminde dostluklar daha seçici hâle gelir. Bu dönemde bireyler, ilişkilerinde yüzeysel bağlantılardan çok, duygusal yakınlık ve güven arayışına yönelir. Laura Carstensen’in Sosyo-Emosyonel Seçicilik Kuramı, yaş ilerledikçe bireylerin zaman algılarının değiştiğini ve bu nedenle daha anlamlı sosyal ilişkilere yatırım yaptıklarını öne sürer (Carstensen, 1992).
Yaşlılık döneminde ise dostluk, sosyal izolasyonu önleyen ve yaşam kalitesini artıran önemli bir etkendir. Emeklilik, fiziksel kısıtlılıklar ve yakın kayıplar gibi nedenlerle bireyin sosyal çevresi daralabilir. Bu nedenle sürdürülebilir dostluk ilişkileri, yaşlı bireylerin ruh sağlığını ve yaşam doyumunu destekleyen önemli kaynaklardır (Antonucci & Akiyama, 1987).
5. Dostluk ve Modern Toplum
5.1. Dijitalleşme ve Sanal Dostluklar
Teknolojinin yaşamın her alanına nüfuz etmesiyle dostluk ilişkileri de dijital ortama taşınmıştır. Sosyal medya platformları, bireylerin fiziksel olarak bir araya gelmeden etkileşimde bulunmalarına olanak tanımaktadır. Bu sanal dostluklar, geleneksel yüz yüze iletişimin yerini kısmen alırken, ilişkilerin sürekliliğini dijital temaslarla sağlamaktadır (Baym, 2010).
Ancak dijitalleşmenin dostluk ilişkileri üzerindeki etkisi çift yönlüdür. Bir yandan uzak mesafelerdeki bireyleri bir araya getirerek sosyal bağlantıyı sürdürmeyi kolaylaştırırken, diğer yandan ilişkilerin yüzeyselleşmesine neden olabilir. Online etkileşimlerin çoğu zaman yüzeysel ve hızlı olması, ilişkilerin derinlikli gelişimini engelleyebilir. Bu durum, “arkadaşlık” kavramının dijital kültürde anlam kaybına uğramasına yol açabilir.
Yine de dijital dostluklar, özellikle pandemi ve benzeri kriz dönemlerinde bireyler için önemli bir sosyal destek kaynağı olmuştur. Ayrıca kimlik keşfi, marjinal gruplarla dayanışma ve anonim bağlar aracılığıyla destek bulma gibi fırsatlar da yaratmıştır. Bu bağlamda dijital dostlukların hem sınırlılıkları hem de özgün avantajları vardır.
5.2. Dostluğun Dönüşümü
Modern toplum, bireyselcilik, mobilite ve hızlı yaşam biçimi gibi dinamiklerle dostluk ilişkilerinde belirgin bir dönüşüme yol açmıştır. Geleneksel toplumlarda daha sabit ve sürekli olan dostluklar, günümüzde daha geçici ve bağlamsal hâle gelmiştir. Taşınma, iş değiştirme ya da yaşam tarzındaki hızlı değişimler, dostlukların devamlılığını zorlaştırmaktadır (Putnam, 2000).
Bu dönüşüm, “zayıf bağlar” olarak tanımlanan ilişkilerin artmasına neden olmuştur. Granovetter’in ortaya koyduğu “zayıf bağların gücü” kuramı, bireylerin sosyal ağlarında yer alan yüzeysel ilişkilerin de önemli olduğunu vurgulasa da, duygusal destek açısından kalıcı ve derin dostlukların yerini tutmamaktadır. Bu durum, bireyleri görünürde sosyal ama içerikte yalnız bir yapıya sürükleyebilir.
Ancak bu dönüşüm yalnızca olumsuz sonuçlar doğurmaz; aynı zamanda bireylere daha çeşitli sosyal çevrelere erişim, farklı bakış açılarıyla tanışma ve daha esnek ilişki biçimleri geliştirme imkânı da sunar. Böylece dostluk, sabit değil, dinamik bir toplumsal ilişki formu olarak yeniden tanımlanabilir. Antropolojik olarak bu, dostluğun formunun değiştiğini ama işlevinin sürdüğünü gösterir.
6. Tartışma
Dostluk ilişkileri hem bireysel psikolojiyi hem de toplumsal yapıyı etkileyen çok katmanlı sosyal bağlardır. Antropolojik olarak dostluk, yalnızca bir duygusal yakınlık biçimi değil; aynı zamanda sosyal dayanışmanın, güvenin ve karşılıklı yükümlülüklerin taşıyıcısıdır. Evrimsel bağlamda dostluk, hayatta kalmanın ve sosyal uyumun bir mekanizmasıdır. Kültürel bağlamda ise, toplumun değerler sistemi ve normlarına göre şekillenen bir sosyal örgütlenme biçimidir.
Çağdaş toplumlarda dostluk ilişkilerinin nitelik değiştirdiği açıktır. Bireyler, daha fazla sosyal ilişkiye sahip olmakla birlikte, bu ilişkilerin duygusal derinliği tartışmalıdır. Dijitalleşme, bireyler arası bağı kolaylaştırırken, bağın niteliğini zayıflatma potansiyeline de sahiptir. Bu durum, modern toplumlarda dostluğun yeniden tanımlanması gerekliliğini doğurmuştur.
Tüm bu bulgular, dostluğun özünde evrensel bir ihtiyaç olduğunu; fakat bu ihtiyacın kültürel, tarihsel ve teknolojik bağlamlara göre biçim değiştirdiğini göstermektedir. Antropoloji bu dönüşümü anlamlandırmada önemli bir araç sunar; çünkü dostluğu sadece bireyler arası değil, kültürler arası ve tarihsel bir olgu olarak ele alır.
7. Sonuç
Bu bağlamda sonuç olarak dostluk kavramının evrimsel, kültürel ve toplumsal boyutlarını inceleyerek, dostluğun sabit bir tanımının olmadığını; ancak belirli işlevlerinin süreklilik gösterdiğini ortaya koymuştur. Güven, karşılıklılık ve bağlılık gibi temel değerler, dostluğun tarihsel sürekliliğini sağlayan öğelerdir. Antropolojik veriler, dostluğun yalnızca bireyler arası bir ilişki değil; toplumsal örgütlenmenin bir parçası olduğunu da göstermektedir.
Günümüzde dostluk, dijitalleşme ve bireyselleşme gibi faktörlerle yeniden şekillenmektedir. Bu dönüşüm bazı zorluklar yaratmakla birlikte, dostluğun yeni biçimlerde varlığını sürdürmesine de olanak tanımaktadır. Sosyal medya, sanal topluluklar ve mobil iletişim, dostlukların coğrafi ve zamansal sınırlarını aşmasına yardımcı olmaktadır.
Sonuç olarak, dostluk ilişkileri, insan yaşamının evrensel ama bağlama duyarlı bir parçasıdır. Antropolojik yaklaşım, bu ilişkilerin sadece bugünkü biçimlerini değil, tarihsel kökenlerini ve kültürel çeşitliliğini anlamak açısından büyük bir katkı sunar. Gelecekte, dostluk kavramı dönüşmeye devam edecek olsa da, insanların bu tür bağlara duyduğu ihtiyaç sabit kalacaktır.
Kaynakça
- Allan, G. (1996). Kinship and Friendship in Modern Britain. Oxford University Press.
- Antonucci, T. C., & Akiyama, H. (1987). Social networks in adult life and a preliminary examination of the convoy model. Journal of Gerontology, 42(5), 519–527. https://doi.org/10.1093/geronj/42.5.519
- Baym, N. K. (2010). Personal Connections in the Digital Age. Polity Press.
- Carstensen, L. L. (1992). Social and emotional patterns in adulthood: Support for socioemotional selectivity theory. Psychology and Aging, 7(3), 331–338. https://doi.org/10.1037/0882-7974.7.3.331
- Dunbar, R. I. M. (1998). The social brain hypothesis. Evolutionary Anthropology: Issues, News, and Reviews, 6(5), 178–190. https://doi.org/10.1002/(SICI)1520-6505(1998)6:5<178::AID-EVAN5>3.0.CO;2-8
- Granovetter, M. (1973). The strength of weak ties. American Journal of Sociology, 78(6), 1360–1380. https://doi.org/10.1086/225469
- Hartup, W. W. (1996). The company they keep: Friendships and their developmental significance. Child Development, 67(1), 1–13. https://doi.org/10.2307/1131681
- Mauss, M. (1925). The Gift: The Form and Reason for Exchange in Archaic Societies (I. Cunnison, Trans.). Routledge (Original work published in 1925).
- Putnam, R. D. (2000). Bowling Alone: The Collapse and Revival of American Community. Simon & Schuster.
- Tooby, J., & Cosmides, L. (1992). The psychological foundations of culture. In J. H. Barkow, L. Cosmides, & J. Tooby (Eds.), The Adapted Mind: Evolutionary Psychology and the Generation of Culture (pp. 19–136). Oxford University Press.
- Trivers, R. L. (1971). The evolution of reciprocal altruism. The Quarterly Review of Biology, 46(1), 35–57. https://doi.org/10.1086/406755
- Turner, V. (1969). The Ritual Process: Structure and Anti-Structure. Aldine Transaction.
- Yamamoto, T. (2011). The cultural construction of friendship in Japan. Asian Journal of Social Psychology, 14(1), 1–11. https://doi.org/10.1111/j.1467-839X.2010.01323.x