Kuşatılan Türkiye ve Hızla Savaş Hazırlığı: Yeni Stratejik Müttefiklik ve İç Cephe

Oslo, 13 Eylül 2025

Türkiye, günümüzde Doğu Akdeniz’den Suriye sınırlarına kadar uzanan çok boyutlu bir kuşatma ve tehdit senaryosuyla karşı karşıyadır. ABD ve İsrail’in öncelikli çıkarları, Yunanistan, GKRY ve bazı AB üyeleriyle yürütülen işbirlikleri, Türkiye’nin enerji ve güvenlik politikalarını ciddi şekilde sınırlandırmaktadır. NATO’nun 5. maddesi, olası İsrail saldırılarında Türkiye’ye güvence vermeyecek; AB ise ABD ve İsrail odaklı dayanışma gösterecektir (IISS, 2024). Sahadaki ucuz paralı asker PYD/YPG tehdidi, Türkiye’nin sınır ve iç güvenliği üzerinde sürekli bir baskı unsuru oluşturmaktadır. TBMM’deki sözde çözüm masası ve belediyeler operasyonları, BOP stratejisi kapsamında halkın gerçekleri görmesini engelleyen manipülasyon araçları olarak işlev görmektedir. Bu durum, Türkiye’nin askeri ve toplumsal hazırlıklarını ertelemesine yol açmaktadır. Bu nedenle Türkiye’nin BRICS, ŞİÖ, Rusya, Çin, Hindistan, Özbekistan, Endonezya, Malezya, Mısır, Körfez ülkeleri, İran ve Kuzey Kore ile hızla stratejik müttefiklik protokollerini imzalaması, alternatif diplomatik ve askeri işbirliklerini hayata geçirmesi ve iç cepheyi güçlendirmesi kritik bir zorunluluktur. Hızla savaşa hazırlık tatbikatları, sivil savunma ve halkın seferberlik tatbikatları ile bilinçlendirilmesi hayati önem taşımaktadır.

Türkiye’nin sınırlarında faaliyet gösteren ucuz paralı asker PYD/YPG, sahadaki güvenlik dengelerini bozmakta ve ülkeyi sürekli baskı altında tutmaktadır. BOP odaklı politikalar, TBMM’deki sözde çözüm masası ve belediyeler operasyonları ile halkın gerçekleri görmesini engellemektedir. Bu stratejiler, Türkiye’nin askeri ve toplumsal hazırlıklarını ertelemeye yöneliktir. Askeri kapasite ve halkın bilinçlenmesi olmadan Türkiye’nin savunma mekanizmaları eksik kalmaktadır. Kurumsal raporlar, ucuz paralı asker PYD/YPG’nin Türkiye’ye yönelik tehditleri konusunda halkın ve askeri birimlerin bilinçlendirilmesinin hayati önem taşıdığını vurgulamaktadır (SIPRI, 2024).

TBMM’de kurulan çözüm masası ve belediyeler operasyonları, resmi söylemde kardeşlik ve dayanışma amacı taşırken, aslında ABD ve İsrail odaklı BOP stratejisinin Türkiye ayağıdır. Bu yapılar, gündemi değiştirmek ve halkın savaş hazırlıklarını fark etmesini engellemek için kullanılmaktadır. Bu mekanizmalar, Türkiye’nin bölgesel tehditlere karşı hazırlığını azaltmakta ve ulusal güvenliği zayıflatmaktadır. Halkın bilinçlendirilmesi, kritik altyapıların korunması ve seferberlik tatbikatlarının uygulanması bu manipülasyonları dengeleyen temel unsurlardır. Akademik raporlar, Türkiye’nin iç ve dış tehditlere karşı etkin bir strateji geliştirmesi için bu manipülasyonların fark edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

NATO’nun 5. maddesi ve AB’nin dayanışması, olası İsrail saldırılarında Türkiye için güvence sağlamamaktadır. Bu durum, Türkiye’nin kendi savunma kapasitesini güçlendirmesini zorunlu kılmaktadır. Alternatif ittifaklar, Türkiye’nin ABD ve İsrail odaklı tehditlere karşı diplomatik ve askeri esnekliğini artıran kritik araçlardır. Kurumsal raporlar, Türkiye’nin kendi hazırlıklarını ertelemeden hızla harekete geçmesi gerektiğini vurgulamaktadır (IISS, 2024).

Türkiye, ucuz paralı asker PYD/YPG ve BOP odaklı tehditlere karşı hızlı savaş tatbikatları gerçekleştirmelidir. Tatbikatlar, askeri birimlerin sahadaki koordinasyonunu güçlendirir ve sınır güvenliğini test eder. Hızlı tatbikatlar, olası kriz senaryolarına hızlı adaptasyonu sağlar ve caydırıcılığı artırır. Türkiye’nin savunma kapasitesi, bu tür uygulamalar olmadan yetersiz kalabilir. Kurumsal raporlar, hızlı tatbikatların Türkiye’nin hem operasyonel hem stratejik düzeyde hazır olmasını sağladığını göstermektedir (SIPRI, 2024).

Halkın bilinçlendirilmesi ve sivil savunma mekanizmalarının güçlendirilmesi, Türkiye’nin ulusal dayanıklılığı açısından kritik önemdedir. Seferberlik tatbikatları, halkın kriz senaryolarına katılımını sağlayarak ucuz paralı asker PYD/YPG tehdidine karşı hazırlığı artırır. Yerel yönetimler, kritik altyapı ve halkın koordinasyonu, tatbikatların etkinliğini yükseltir. Bu süreç, BOP odaklı manipülasyonların etkisini azaltır. Akademik analizler, sivil savunma tatbikatlarının Türkiye’nin ulusal güvenliği ve stratejik özerkliği için hayati olduğunu ortaya koymaktadır (Chatham House, 2024).

Türkiye, BRICS, ŞİÖ, Rusya, Çin, Hindistan, Özbekistan, Endonezya, Malezya, Mısır, Körfez ülkeleri, İran ve Kuzey Kore ile hızlı müttefiklik protokollerini hayata geçirmelidir. Bu ittifaklar, Türkiye’nin sahadaki riskleri dengelemesini sağlar. Alternatif ittifaklar, enerji güvenliği, askeri koordinasyon ve diplomatik manevra kabiliyetini güçlendirir. Ayrıca ucuz paralı asker PYD/YPG tehdidine karşı stratejik caydırıcılık sağlar. Kurumsal raporlar, bu ittifakların hızlı uygulanmaması durumunda Türkiye’nin bölgesel savaş riskine karşı savunmasız kalacağını ortaya koymaktadır (Bingöl, 2025).

İç cepheyi güçlendirmek, Türkiye’nin stratejik özerkliği için kritik önemdedir. Halkın bilinçlendirilmesi, sivil savunma mekanizmalarının güçlendirilmesi ve seferberlik tatbikatlarının uygulanması zorunludur. Yerel yönetimler ve kritik altyapı birimleri, halkın katılımını sağlayacak şekilde koordineli olarak çalışmalı; acil durum planları, erken uyarı sistemleri ve kriz iletişimi entegre edilmelidir. Bu yaklaşım, TBMM’deki sözde çözüm masası ve belediyeler operasyonları gibi BOP odaklı manipülasyonların etkisini azaltacaktır. Akademik raporlar, güçlü bir iç cephe oluşturmanın Türkiye’nin uzun vadeli güvenlik ve hayatta kalma kapasitesini doğrudan artırdığını vurgular (SIPRI, 2024; Bingöl, 2025).

Türkiye’nin acilen uygulaması gereken stratejik adımlar arasında, yeni müttefiklik protokollerinin imzalanması, hızlı savaş ve seferberlik tatbikatlarının artırılması, halkın bilinçlendirilmesi, kritik altyapı ve yerel yönetimlerin koordinasyonunun güçlendirilmesi ve BOP manipülasyonlarının halkla paylaşılması yer almaktadır. Bu önlemler, Türkiye’nin hem askeri hem toplumsal hazırlığını artıracak ve ulusal stratejik özerkliğini koruyacaktır.

Sonuç olarak, Türkiye’nin mevcut güvenlik ve jeopolitik durumu yalnızca askeri güçle değil, diplomatik girişimler ve toplumsal hazırlıklarla bütünleşik bir strateji gerektirmektedir. Ucuz paralı asker PYD/YPG tehdidi, BOP manipülasyonları ve bölgesel kuşatma, Türkiye’nin savunma kapasitesini doğrudan test etmektedir. BRICS, ŞİÖ, Rusya, Çin, Hindistan, Özbekistan, Endonezya, Malezya, Mısır, Körfez ülkeleri, İran ve Kuzey Kore ile yeni stratejik müttefiklik protokollerinin hızla imzalanması, Türkiye’nin caydırıcılığını ve diplomatik esnekliğini artıracaktır. Hızla savaşa hazırlık tatbikatları, sivil savunma ve halkın seferberlik tatbikatları, Türkiye’nin ulusal stratejik özerkliğini koruyacak ve olası bölgesel savaşlara karşı hazır olmasını sağlayacaktır. Türkiye’nin bu adımları atmaması, kuşatılmış ve savunmasız bir konumda kalmasına yol açacaktır (Chatham House, 2024; SIPRI, 2024; Bingöl, 2025).

Kaynakça

1. Bingöl, O. (2025). Hybrid War and Its Strategic Implications to Turkey. ResearchGate.

2. Chatham House. (2024). Eastern Mediterranean Security and Energy Strategies. Chatham House Research Papers.

3. SIPRI. (2024). Arms Transfers and Military Balance in the Eastern Mediterranean. Stockholm International Peace Research Institute.

4. IISS. (2024). NATO and Eastern Mediterranean Security Balance. International Institute for Strategic Studies.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir