Oslo, 4 ekim 2025
Türkiye’nin Afrika’daki varlığı özellikle 2000’li yıllardan sonra artış göstermiştir. Bu süreçte Somali, Türkiye’nin Afrika açılımının merkez ülkelerinden biri haline gelmiştir. İktidar, Somali ile kurduğu ilişkileri çoğunlukla “insani diplomasi”, “kardeşlik” ve “kalkınma yardımı” söylemleriyle sunmaktadır. Ancak son yıllarda Somali politikası üzerine yapılan tartışmalar, bu söylemin ardında ciddi çıkar ilişkileri ve yolsuzluk iddiaları bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Somali’nin IMF borçlarının hafifletilmesi sürecine Türkiye’nin yaptığı sınırlı katkı, iktidar tarafından iç kamuoyuna olduğundan daha büyük bir “fedakârlık” gibi sunulmuştur. Oysa yapılan katkı yalnızca birkaç milyon dolardır. Buna karşın, Somali’deki liman ve havalimanı işletmeleri, enerji arama anlaşmaları ve toprak edinimleri büyük ölçüde iktidara yakın iş çevrelerinin eline geçmiştir.
Bu durum, Somali politikasının Türkiye Cumhuriyeti Hazine’sinin kaynaklarıyla finanse edilen, ancak getirileri özel şirketlere ve iktidar çevresine akan bir düzen olduğu yönündeki eleştirileri güçlendirmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’nin Somali politikası yalnızca uluslararası bir diplomatik mesele değil, aynı zamanda iç siyasetin yolsuzluk ve çıkar ilişkileri üzerinden okunması gereken bir konudur.
Somali Borç Krizi ve Türkiye’nin Rolü
Somali’nin IMF ve Dünya Bankası nezdinde borçlarının hafifletilmesi, uluslararası bir programın parçası olarak gerçekleşmiştir. 2020’de Somali, IMF’nin HIPC girişimi kapsamında “decision point” aşamasına ulaşmıştır. Bu aşamada Türkiye, Somali’nin IMF’ye olan vadesi geçmiş borçlarından yaklaşık 3,48 milyon doları üstlenmiştir.
İktidar yanlısı medya organları bu katkıyı “Türkiye Somali’nin 3 milyar dolarlık borcunu ödedi” şeklinde lanse etmiş, böylece gerçek dışı bir algı oluşturmuştur. Bu manipülasyon, iktidarın dış politikada elde ettiği küçük katkıları iç politikada büyük bir prestij unsuru gibi göstermesinin tipik bir örneğidir.
Oysa Türkiye’nin Somali’ye yaptığı bu ödeme, sembolik düzeyde kalmıştır. Asıl borç silme işlemleri ABD, Dünya Bankası ve Paris Kulübü tarafından gerçekleştirilmiştir. Buna rağmen iktidar, bu küçük katkıyı “büyük bir kardeşlik hamlesi” olarak sunarak dış politikadaki başarısızlıklarını örtmeye çalışmıştır.
Daha çarpıcı olan ise, Somali borçlarının hafifletilmesi sürecinde Türkiye’nin sağladığı bu kamu kaynağına karşılık, Somali’deki ekonomik ve ticari kazançların kamuya değil, özel şirketlere ve iktidar çevresine gitmiş olmasıdır. Bu durum, Somali politikasının bir “kamu yararı” değil, “iktidar yararı” ekseninde yürütüldüğünü göstermektedir.
Türkiye’nin Kazançları mı, İktidarın Çıkarları mı?
Somali’deki ekonomik faaliyetler büyük ölçüde iktidara yakın iş çevrelerinin kontrolündedir. Mogadişu Limanı ve Aden Adde Uluslararası Havalimanı, iktidara yakın şirketlere uzun vadeli imtiyazlarla verilmiştir. Bu şirketlerden elde edilen gelirler Türk Hazine’sine değil, doğrudan özel şirketlerin kasasına akmaktadır.
Bu tablo, Somali politikasını devlet adına yürütülen bir strateji olmaktan çok, iktidarın desteklediği sermaye gruplarına sağlanan bir rant alanı haline getirmektedir. Vergilerle sağlanan hibeler Somali’ye aktarılırken, buradan doğan ekonomik kazançlar yalnızca belli grupların çıkarına hizmet etmektedir.
Somali’de toprak alımları da tartışmalı bir konudur. İktidar çevresine yakın bazı iş adamlarının Somali’de geniş araziler satın aldığı ve bu arazilerin gelecekte tarım ve enerji projeleri için kullanıldığı iddia edilmektedir. Bu durum, “Türkiye’nin Somali politikası, devletin değil, iktidarın çıkarları için yürütülüyor” eleştirilerini haklı çıkarmaktadır.
Enerji arama anlaşmaları da benzer bir çıkar ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmektedir. Türkiye’nin Somali ile 2024’te imzaladığı petrol arama anlaşmasının, kamuya şeffaf bir şekilde açıklanmaması dikkat çekicidir. Bu anlaşmalardan doğacak gelirlerin hangi şirketlere aktarılacağı ve bu şirketlerin iktidarla olan ilişkileri kamuoyuna açık değildir.
Dolayısıyla, Türkiye’nin Somali’de elde ettiği kazanımların büyük kısmı kamuya değil, iktidar çevresine yakın özel şirketlere ve bireylere yansımaktadır. Bu durum, Somali politikasını yolsuzluk ve rant ilişkilerinin bir uzantısı haline getirmektedir.
Somali’nin Türkiye ile İlişkilerden Kazançları
Somali, Türkiye’nin desteği sayesinde bazı alanlarda somut kazanımlar elde etmiştir. Türk şirketlerinin işlettiği liman ve havalimanı Somali’nin ticaret kapasitesini artırmış, Türk askeri eğitim üssü Somali ordusunun yeniden yapılandırılmasına katkı sağlamıştır. Türkiye’nin inşa ettiği sağlık tesisleri ve altyapı projeleri Somali halkına doğrudan fayda sunmuştur.
Ancak Somali açısından bakıldığında, bu ilişkilerdeki asimetrik yapı dikkat çekmektedir. Türkiye’nin sağladığı yardımlar kamu kaynaklarından çıkarken, Somali’deki ticari işletmelerden elde edilen gelirler Türkiye’nin devlet bütçesine değil, özel sermaye gruplarına aktarılmaktadır. Somali halkı, Türkiye’nin inşa ettiği bazı projelerden fayda sağlasa da, Türkiye’nin Somali’deki varlığı aynı zamanda ekonomik bağımlılık ilişkileri yaratmaktadır.
Somali’nin Türkiye ile ilişkilerinden kazancı, çoğu zaman iktidar propagandasının gölgesinde kalmaktadır. Somali, Türkiye’nin sağladığı desteği bir kalkınma yardımı olarak görse de, bu yardımların sürdürülebilirliği iktidarın çıkar hesaplarına bağlıdır.
Türkiye Kamuoyunda Tartışmalar
Türkiye kamuoyunda Somali politikası sıkça eleştirilmiştir. Özellikle iktidarın ekonomik kriz dönemlerinde Somali’ye aktardığı hibeler, “önce kendi vatandaşını düşün” eleştirileriyle gündeme gelmiştir.
Daha çarpıcı olan, Somali’deki işletmelerin ve anlaşmaların iktidara yakın şirketlerin eline geçmesidir. Bu durum, Türkiye’nin Somali’ye sağladığı kamu kaynaklarının aslında “özel çıkarlar için kullanılan bir araç” olduğu yönündeki eleştirileri güçlendirmiştir.
İktidar yanlısı medya organları, Somali politikasıyla ilgili eleştirileri susturmak için çoğu zaman “Afrika’da prestij kazanıyoruz” söylemini öne çıkarmaktadır. Ancak gerçekte Somali’deki yatırımların kamuya dönüşü tartışmalıdır.
Somali politikasına yönelik eleştiriler, aynı zamanda iktidarın yolsuzluk ve kayırmacılık iddialarıyla da ilişkilendirilmiştir. Vergi mükelleflerinin parasıyla finanse edilen projelerden kimlerin kazanç sağladığı konusu, iktidarın şeffaf olmayan yönetim tarzını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
Türkiye’nin Somali politikası, iktidarın söylemlerinde “kardeşlik” ve “yardım” üzerinden meşrulaştırılsa da, pratikte büyük ölçüde iktidara yakın iş çevrelerinin çıkarına hizmet eden bir düzen haline gelmiştir. Somali’ye aktarılan hibeler kamu kaynaklarından karşılanmakta, ancak Somali’deki işletmelerden doğan kazançlar kamuya değil, özel şirketlere yönelmektedir.
Bu durum, Türkiye’nin Somali politikasını bir dış politika stratejisi olmaktan çıkarıp, yolsuzluk ve rant düzeninin uluslararası uzantısı haline getirmektedir. İktidar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarını ve mali kaynaklarını kendi çıkar çevreleri için bir araç olarak kullanmaktadır.
Dolayısıyla, Somali politikası yalnızca dış politikada değil, aynı zamanda iç politikada da hesap verilmesi gereken bir konudur. Türkiye’de şeffaflık, hesap verebilirlik ve kamu yararı ilkesinin güçlendirilmesi, Somali’deki çıkar ilişkilerinin sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır.
Kaynakça
Al Jazeera. (2021). Somalia and foreign powers: Who benefits? Erişim: https://www.aljazeera.com
• Euronews Türkçe. (2020). Somali’nin IMF’ye olan borcunu Türkiye ödeyecek. Erişim: https://tr.euronews.com
• Harper, M. (2012). Getting Somalia wrong? Faith, war and hope in a shattered state. London: Zed Books.
• IMF. (2023). Somalia reaches completion point under HIPC initiative: Press release. Erişim: https://www.imf.org
• Reuters. (2024). U.S. announces debt relief for Somalia. Erişim: https://www.reuters.com
• TİKA. (2022). Somali kalkınma projeleri raporu. Ankara: TİKA Yayınları.
• Transparency International. (2022). Corruption perceptions index: Turkey and Africa. Berlin: Transparency International.
• World Bank. (2023). Somalia debt relief and development program. Erişim: https://www.worldbank.org
• Özkan, M. (2019). Türkiye’nin Afrika açılımı. Ankara: SETA Yayınları.