Başkent Pekin Zamanda Yolculuk ve Yazlık Sarayın Sessizliği

Kopenhag, 13 Kasım

Gezi Günlüğü

Pekin’e ilk adımımı attığımda, tarihin duvarlardan bile sızdığını hissettim. Bu şehir, sadece Çin’in başkenti değil; aynı zamanda geçmişin gölgesiyle geleceğin ışığının iç içe geçtiği dev bir açık hava müzesi. 1421 yılından beri imparatorlukların kalbi olan Pekin, 1949’da Mao döneminin başlamasıyla modern Çin’in de sembolü haline gelmiş.

Şehrin sokaklarında ilerledikçe, her köşe başında bir hikâyeye rastlıyorum. Bir yanda kırmızı fenerlerin süslediği dar hutong sokakları, diğer yanda göğe meydan okuyan modern gökdelenler… İkisi de aynı gökyüzü altında, birbirini tamamlayan iki farklı zaman gibi.

Bugün, şehir merkezinden yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Yazlık Saray (Yíhéyuán)’ı ziyaret ettim. Burası, Qing Hanedanlığı döneminde, 18. yüzyılın ortalarında İmparator Qianlong’un annesine armağan olarak yaptırdığı muazzam bir saray kompleksi. Girişteki taş köprüden geçerken rüzgârın taşıdığı lotus kokusuyla sarayın dinginliğine karıştım.

Kunming Gölü’nün suları, gökyüzünü bir ayna gibi yansıtıyor. Longevity Tepesi’nin eteklerinden yukarı doğru baktığınızda, pagodaların gölgesi sanki bulutlara dokunuyor. Her adımda Çin bahçe sanatının zarafeti hissediliyor: dengeli, ölçülü ve huzurlu.

Bir zamanlar yalnızca imparatorların yaz sıcaklarından kaçmak için geldikleri bu saray, bugün dünyanın dört bir yanından gelen insanların sessizliğe ve tarihe kulak verdiği bir buluşma noktası olmuş.

Günün sonunda saraydan ayrılırken güneş batmak üzereydi. Gölde süzülen küçük bir tekne, suya düşen altın renkli ışıkları dalgalandırıyordu. O an düşündüm: Binlerce yıllık tarih, savaşlar, devrimler ve değişimler geçmiş ama bu manzara, hâlâ insanı aynı dinginliğe davet ediyor.

Kaynak:

UNESCO World Heritage Centre, China Travel Guide, Beijing Municipal Archives, Tülay Çetinkaya Saraçoğlu Gezi Notları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir