BOMBA VE BARDAK TAŞMASI: ABD’NİN İRAN SALDIRISI VE ULUSLARARASI HUKUKUN TABUTU

UYGARLIĞIN GÖLGESİNDE YANAN KIRMIZI ÇİZGİLER

22 haziran 2025’de ayında ABD tarafından İran’a yönelik gerçekleştirilen hava saldırısı, uluslararası hukuk düzeni açısından sadece yeni bir şiddet döngüsünü başlatmakla kalmamış, aynı zamanda Birleşmiş Milletler sisteminin itibarını da paramparça etmiştir. Bu eylem, sadece hedef ülkenin egemenliğine yönelik bir saldırı değil, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın temel ilkelerine yapılmış bir suikasttir. ABD’nin uluslararası hukuku bu kadar doğrudan ihlal etmesi, diğer devletlere ne tür bir mesaj vermektedir?

Bu saldırıyı takiben İsrail’in “stratejik müttefiklik” bahanesiyle çatışmaya dahil olması, Ortadoğu coğrafyasını yeniden bir barut fıçısına çevirmiştir. Ancak asıl kritik olan nokta, bu iki devletin uluslararası toplumun kurallarına karşı sistematik olarak dokunulmazlıkla davranmalarıdır. Eğer uluslararası sistemin kuralları herkes için geçerliyse, ABD ve İsrail’in artık bu sistemin içinde kesinlikle ceza alıcı ve BM den dışlayıcı  ve özellikle ABD nin BMGK den öncelikle atılması konusunun gündeme alınması ve değerlendirilmesi kaçınılmazdır.

1. BİR HUKUK CİNAYETİNİN ANATOMİSİ: ABD’NİN SALDIRI EYLEMİ

1.1 Egemenlik İlkesi ve BM Antlaşması’nın İhlali

ABD’nin İran’a yönelik saldırısı, BM Antlaşması’nın 2(4) maddesinde açıkça belirtilen “kuvvet kullanma yasağını” ihlal etmektedir. İran tarafından önceki dönemde herhangi bir silahlı saldırı gerçekleştirilmemiş olması, meşru müdafaa gerekçesini hükümsüz kılar.

1.2 Önleyici Vur, Sonra Savun: Güçlülerin Hukuku Mu?

“Önleyici meşru müdafaa” adı altında yapılan bu saldırı, 2003 Irak Savaşı’ndan sonra ABD’nin alışkanlık haline getirdiği bir doktrin haline gelmiştir. Ancak bu tür eylemler, BM Güvenlik Konseyi’ni fiilen bypass etmekte ve uluslararası düzeni kişisel güvenlik paranoyalarıyla yönlendirmektedir.

1.3 Saldırının Hukuki Sıfırı: Güvenlik Konseyi’nin İşlevsizliği

ABD saldırısını gerçekleştirmeden önce Güvenlik Konseyi’ne başvurmamış; saldırıdan sonra ise Konsey’i fiilen bilgilendirme zahmetinde bile bulunmamıştır. Bu durum, sadece diplomatik bir ayıp değil, aynı zamanda Konsey’in fiilen etkisizliğini ve veto sisteminin yıkıcılığını ortaya koymaktadır.

2. İSRAİL’İN ZİNCİRLİ SAVAŞA DAHİLİ: SADIK DOST MU, HUKUKSUZ ORTAK MI?

2.1 Bölgesel Ateşi Körükleyen Müdahalecilik

İsrail’in çatışmaya dahil olması, kendini savunma değil, saldırıya destek verme niteliğindedir. Bu tür müdahaleler, bölgedeki istikrarsızlığı daha da derinleştirmekte, uluslararası güvenlik açısından zincirleme kriz yaratmaktadır.

2.2 Uluslararası Hukukta Yardımcı Fail Kavramı

İsrail’in eylemleri, Roma Statüsü çerçevesinde birincil failin suçuna “yardım ve yataklık” anlamına gelmektedir. Bu durum, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetkisi dâhilindedir ve cezai sorumluluğun genişlemesine neden olur.

2.3 İsrail’in Dokunulmazlığı: Veto Perdesinin Arkasında Suç

İsrail’in yıllardır sürdürdüğü işgal politikaları, ABD’nin koruması altında uluslararası denetimden uzak kalmaktadır. Bu yeni durum, artık sadece Filistin değil, bölgedeki diğer aktörler açısından da bir tehdide dönüşmüştür.

3. ULUSLARARASI TOPLUMUN İMTİHANI: SESSİZLİK, SUÇA ORTAKLIK MIDIR?

3.1 BM’nin Yapısal Felci

BM, sözde kolektif güvenlik örgütüdür ancak veto mekanizması, fiilen bir “haklılık denetimi” değil, bir “güçlü olanın koruma zırhı” haline gelmiştir. ABD ve İsrail’in eylemleri karşısında sessiz kalan BM, bu haliyle meşruiyetini yitirme noktasına gelmiştir.

3.2 Uluslararası Adalet Divanı Nerede?

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), devletler arası uyuşmazlıklarda hukuki bir ağırlık merkezidir. Ancak siyasi iradenin yokluğu nedeniyle bu mekanizma da sembolik bir pozisyona itilmiştir. Oysa şimdi, UAD’nin bağlayıcı kararları ve görüşleri her zamankinden daha kritik hale gelmiştir.

3.3 Kolektif Sessizlik: Yeni Bir Münih Mi?

Uluslararası toplumun, ABD ve İsrail’in bu saldırılarına karşı gösterdiği tepki, 1938 Münih Anlaşması’nı andırır bir suskunluk örneğidir. Bu tutum, gelecekte daha büyük felaketlerin habercisi olabilir.

4. BİR YAPTIRIM MEKANİZMASI TASARISI: VETOYU DELEN ADALET

4.1 ABD ve İsrail BM’den Atılmalı mı?

Eğer BM, kendi kurucu ilkelerine sadık kalacaksa, BM Şartı’nın 6. maddesi uyarınca bu iki devletin üyelikten çıkarılması açıkça tartışılmalıdır. Hukuk, güçlüyü değil, haklıyı koruyorsa bu karar ertelenmemelidir.

4.2 Ekonomik Ambargo: Küresel İkili Standartlara Son

ABD ve İsrail’e yönelik yüksek düzeyde ekonomik ve diplomatik yaptırımlar uygulanmadığı sürece, uluslararası hukuk sadece zayıfları cezalandıran bir araç olarak kalacaktır.

4.3 Alternatif Kurumsal Düzen: Yeni Bir Küresel Barış Forumu

Gelecekte uluslararası barışı korumak için daha kapsayıcı, veto sisteminden arındırılmış, insan hakları ve barış esaslı yeni bir küresel güvenlik platformuna ihtiyaç vardır.

SONUÇ: HUKUKSUZLUĞUN HÜKÜMRANIYLA BARIŞ OLMAZ

ABD’nin İran’a saldırısı, sadece tekil bir olay değil; sistematik bir uluslararası hukuk yıkımının sembolüdür. İsrail’in de bu saldırıya dahil olması, bölgesel istikrarı tümüyle tehdit etmektedir. Eğer uluslararası toplum, bu suça gerçek anlamda tepki vermezse, gelecekte her devlet kendi meşru müdafaa tanımını yapacak, kaos kurumsallaşacaktır.

Bu sebeple, artık kelimelerin değil eylemlerin zamanı gelmiştir: ABD ve İsrail’in hukuksuzluğuna karşı gerçek ve bağlayıcı yaptırımlar uygulanmalı, BM’nin yapısı yeniden düzenlenmeli ve küresel barış vizyonu ciddi şekilde revize edilmelidir.

DİPNOTLAR

1. Birleşmiş Milletler Antlaşması, Madde 2(4): “Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde başka bir devletin toprak bütünlüğüne veya siyasal bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmaktan kaçınmalıdır.”

2. Uluslararası Adalet Divanı, Nikaragua – ABD Davası, 1986.

3. Rome Statüsü, Madde 25: Ceza sorumluluğu ve bireysel sorumluluk.

4. Brownlie, I. (2003). Principles of Public International Law. Oxford University Press.

5. Chomsky, N. (2016). Who Rules the World? Metropolitan Books. 6. Falk, R. (2020). Power Shift: On the New Global Order. Zed Books.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir