Kopenhag, 3 Eylül 2025
Kemalizm, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından şekillendirilen ve devletin modernleşme yolundaki temel ideolojik çerçevesini oluşturan bir düşünce sistemidir. Atatürk’ün önderliğinde, Türk toplumu çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı hedeflemiş ve bu çerçevede siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümler gerçekleştirilmiştir (Zürcher, 2004; Mango, 1999). Kemalizm’in temel ilkeleri; laiklik, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik ve devrimcilik olarak tanımlanır (İnalcık, 2002).
Kemalizm, yalnızca bir devlet politikası değil, aynı zamanda toplumsal bir devrim hareketi olarak da değerlendirilir. Bu bağlamda, düşünürler ve devlet adamları, Kemalizm’i yorumlayarak Türkiye’nin modernleşme sürecine farklı katkılarda bulunmuşlardır. Bu makalede Mahmut Esat Bozkurt, Refik Saydam, Mustafa Necati, Mümtaz Soysal, Çetin Yetkin, Muammer Aksoy, Necip Hablemitoğlu ve Uğur Mumcu’nun Kemalizm anlayışları karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Her düşünürün yaklaşımı, dönemin siyasi, sosyal ve kültürel koşulları ile bireysel ideolojik perspektifleri doğrultusunda değerlendirilecektir.
1. Mahmut Esat Bozkurt’un Kemalizm Anlayışı
Mahmut Esat Bozkurt (1892-1943), Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Adalet Bakanı olarak hukuk alanında önemli devrimlere imza atmıştır. Bozkurt, Kemalizm’i özellikle hukuk ve devletin laikleşmesi bağlamında yorumlamış ve Atatürk’ün “Çağdaş Medeniyetler” vizyonunu hukuki çerçeveye oturtmaya çalışmıştır (Akın, 2010).
Bozkurt’un temel görüşü, hukuk sisteminin milli ve laik temeller üzerine oturtulması gerektiği yönündedir. Ona göre, Osmanlı’dan miras kalan hukuk sisteminin yerine, çağdaş hukuk ilkelerinin uygulanması Türkiye’nin modernleşme sürecinin olmazsa olmazıdır (Bozkurt, 1932). Bozkurt’un Kemalizm anlayışı, devletin modernleşmesi ile hukuk devrimleri birleştiren bir yaklaşımı yansıtır.
Bozkurt’un bir diğer önemli yönü ulusal egemenliğe verdiği önemdir. Hukukun ve devletin, milletin iradesi doğrultusunda şekillendirilmesi gerektiğini savunmuş, birey haklarını koruyan ancak devletin merkezi otoritesini güçlendiren bir çerçeve önermiştir (Aktan, 2005). Bu yaklaşım, hem halkçılık hem de devletçilik ilkelerine verdiği önemi ortaya koymaktadır.
Bozkurt, özellikle hukuk devrimlerinin sadece birer teknik düzenleme olmadığını, aynı zamanda toplumun zihinsel dönüşümünün bir aracı olduğunu savunur. Ona göre hukukun laikleşmesi, bireylerin dini aidiyetlerinden bağımsız olarak eşit yurttaşlık temelinde hak sahibi olmalarını sağlar.
Bozkurt’un bir diğer yaklaşımı, hukukun ulusal iradenin temsilcisi olması gerektiği fikridir. Ona göre, milletin bağımsızlığı hukukun bağımsızlığı ile eşdeğerdir. Bu düşünce, cumhuriyetçilik ilkesiyle uyumlu bir şekilde, hukuk devrimlerinin halkın özgürleşmesine hizmet etmesi gerektiğini vurgular.
Ayrıca Bozkurt, hukukun gelişiminin Batı’daki modellerin körü körüne kopyalanmasıyla değil, Türk toplumunun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde şekillenmesi gerektiğini savunmuştur. Bu noktada “millî hukuk” kavramını öne çıkarmış ve modernleşme sürecinde Batı’dan alınan kurumların Türk toplumunun değerleriyle uyumlu hale getirilmesini istemiştir.
2. Refik Saydam’ın Kemalizm Anlayışı
Refik Saydam (1881-1942), Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü Başbakanı ve uzun yıllar Sağlık Bakanı olarak görev yapmıştır. Saydam, Kemalizm’i özellikle halk sağlığı, eğitim ve sosyal politika alanlarında yorumlamış ve devletin vatandaş yaşamına müdahalesini sosyal bir sorumluluk olarak görmüştür (İnal, 2008).
Saydam’ın Kemalizm anlayışının temel yönlerinden biri, halkçılık ilkesini pratiğe dökmesidir. Ona göre, modern bir devlet, sadece hukuki ve siyasi düzeni sağlamakla kalmamalı; aynı zamanda toplumun refahını ve sağlığını güvence altına almalıdır (Tunç, 2011). Bu nedenle Saydam, bulaşıcı hastalıklarla mücadele, aşılama programları ve sağlık altyapısının modernizasyonu gibi alanlarda aktif politikalar geliştirmiştir.
Bir diğer önemli yön ise devletçilik ve modernleşme anlayışıdır. Saydam, ekonomik ve sosyal alanlarda devletin yönlendirici rolünü savunmuş, özellikle sağlık ve eğitim gibi kamusal hizmetlerde devlet müdahalesinin gerekliliğini vurgulamıştır (Arslan, 2003).
Refik Saydam, sağlık politikalarını yalnızca bir hizmet politikası olarak değil, Cumhuriyet’in halkçı karakterinin en somut göstergelerinden biri olarak değerlendirmiştir. Ona göre, Cumhuriyet’in temel amacı yalnızca özgür bireyler yaratmak değil, aynı zamanda sağlıklı ve üretken bireyler yetiştirmektir.
Saydam, salgın hastalıklarla mücadelenin yanı sıra modern tıp kurumlarının kurulmasına da büyük önem vermiştir. Bu yaklaşımı, Kemalizm’in “bilim ve akıl rehberliğinde ilerleme” ilkesine uygun bir çizgi sergiler. Halkın modern sağlık hizmetlerinden yararlanması, toplumun çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasının ön koşulu olarak görülmüştür.
Ayrıca Saydam, sağlık politikalarını toplumsal eşitlik ilkesinin bir uzantısı olarak yorumlamıştır. Ona göre, zengin ya da yoksul, köylü ya da kentli fark etmeksizin her birey devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmalıdır.
3. Mustafa Necati’nin Kemalizm Anlayışı
Mustafa Necati (1894-1929), Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Milli Eğitim Bakanlarından biri olarak eğitim alanında köklü devrimler gerçekleştirmiştir. Necati, Kemalizm’i özellikle eğitim ve kültürel modernleşme bağlamında yorumlamış ve devletin modernleşme sürecindeki rolünü eğitim yoluyla şekillendirmeye çalışmıştır (Bayraktar, 2005).
Necati’ye göre, eğitim sistemi modern, laik ve milli bir temele oturtulmalıdır. Alfabe Devrimi ve yeni eğitim programları, Necati’nin Kemalizm anlayışının somut uygulamalarıdır (Demir, 2012). Mustafa Necati ayrıca halkçılık ve cumhuriyetçilik ilkelerini eğitim yoluyla pekiştirmiştir.
Mustafa Necati’nin eğitim anlayışı, özellikle yeni nesillerin “Cumhuriyet kuşağı” olarak yetiştirilmesine odaklanmıştır. Ona göre, ulusun geleceği, modern ve laik bir eğitim sisteminden geçmektedir.
Necati, halkçılık ilkesini eğitimin demokratikleştirilmesi yoluyla somutlaştırmaya çalışmıştır. Eğitim yalnızca elit kesimlere değil, en ücra köylere kadar ulaştırılmalıdır. Bu bağlamda Milli Eğitim Bakan olarak okuma yazma seferberliğini ve köy okulları girişimlerini, halkın ulusal bilinçle donatılmasını özellikle hedeflemiştir.
Ayrıca Necati, eğitimi yalnızca bilgi aktarımı olarak değil, aynı zamanda ulusal kimliğin inşasında bir araç olarak değerlendirmiştir. Ona göre, Cumhuriyet’in değerlerini içselleştirmiş bireyler yetiştirmek, devletin varlığını ve çağdaşlaşma sürecini güvence altına alacaktır.
4. Mümtaz Soysal’ın Kemalizm Anlayışı
Mümtaz Soysal (1929-2019), hukukçu, siyasetçi ve akademisyen olarak Türkiye’de Kemalizm’in modern yorumcularından biri olarak kabul edilir. Soysal, Kemalizm’i özellikle hukuk, demokrasi ve sosyal adalet çerçevesinde değerlendirmiştir (Soysal, 1995).
Soysal, devletin ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri azaltmak için aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini savunmuştur (Köymen, 2007). Hukukun üstünlüğü, birey haklarının korunması ve din-devlet ayrımı, onun Kemalizm yorumunun temel taşlarıdır (Soysal, 2000).
Mümtaz Soysal, özellikle anayasa hukuku alanındaki çalışmalarıyla Kemalizm’in çağdaş yorumunu geliştirmiştir. Ona göre, Kemalizm yalnızca bir ideoloji değil, aynı zamanda Türkiye’nin anayasal düzeninin temellerini oluşturan bir ilkeler bütünüdür.
Soysal, devletin ekonomik alandaki rolünü yalnızca düzenleyici değil, aynı zamanda eşitlikçi bir güç olarak tanımlamıştır. Ona göre devletçilik ilkesi, serbest piyasanın kontrolsüz bir şekilde toplumsal eşitsizlik yaratmasını engellemek için kritik bir öneme sahiptir.
Soysal’ın bir diğer dikkat çekici yönü, Kemalizm’in çağın koşullarına göre yeniden yorumlanması gerektiğini ( güncellenmesini) vurgulamasıdır. Ona göre Atatürk ilkeleri, statik dogmalar değil, modernleşme ve demokrasiyi sürekli geliştiren ( araçlar yoluyla sürekli devrim) dinamik araçlardır.
5. Çetin Yetkin’in Kemalizm Anlayışı
Çetin Yetkin (1939-2000), hukukçu gazeteci ve yazar olarak Türkiye’de Kemalizm üzerine yorumlar yapmış ve modern Türkiye’nin siyasal gelişmelerini analiz etmiştir. Yetkin’in Kemalizm anlayışı, özellikle siyasi gelişmeler, laiklik ve demokratikleşme ekseninde şekillenmiştir (Yetkin, 1985).
Yetkin, Kemalizm’i modern Türkiye’nin kurucu ideolojisi olarak görmüş ve Atatürk ilkelerinin güncel siyasetle bağdaştırılmasının önemini vurgulamıştır (Akyüz, 1992). Ona göre, Kemalizm sabit bir dogma değil, güncel duruma göre esneklikte dahil olmak üzere, devrim ve modernleşme aracıdır (Yetkin, 1990).
Çetin Yetkin, Kemalizm’i özellikle demokratikleşme süreci bağlamında ele almıştır. Ona göre, Cumhuriyet’in kurucu ideolojisi olan Kemalizm, otoriter bir çerçeveye indirgenemez; tam tersine, özgürlükçü ve demokratik bir toplumsal düzenin teminatıdır.
Yetkin, laikliği yalnızca din-devlet ayrımı olarak değil, aynı zamanda özgür düşüncenin ön koşulu olarak yorumlamıştır. Ona göre laiklik, bireylerin bağımsız karar verebilmesini, aklın ve bilimin rehberliğinde yaşam sürmesini sağlar.
Ayrıca Yetkin, Kemalizm’in modernleşme sürecindeki esnekliğini vurgulamıştır. Ona göre, Atatürk ilkeleri her dönemde farklı yorumlanabilmeli ve güncel sorunlara çözüm üretebilecek şekilde yeniden inşa edilebilmelidir.
6. Muammer Aksoy’un Kemalizm Anlayışı
Muammer Aksoy (1917-1990), hukukçu, akademisyen ve siyasetçi olarak Türkiye’de Kemalizm’in savunucularından biri olmuştur. Aksoy, Kemalizm’i hukuk devleti, laiklik ve demokratik hukuk anlayışı çerçevesinde yorumlamıştır (Aksoy, 1984).
Aksoy’a göre, Kemalizm yalnızca siyasi bir ideoloji değil, toplumun eşitlikçi ve hukuka dayalı bir düzen içinde yaşaması için bir rehberdir (Özdemir, 2001). Laiklik ve halkçılık ilkelerinin modern Türkiye’de güvence altına alınmasını özellikle önemsemiştir (Demir, 1995).
Muammer Aksoy, Kemalizm’in demokrasiyle bağdaştırılması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Ona göre, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, halkın iradesini temel alan demokratik bir düzeni hedefler.
Aksoy, laikliği yalnızca dinsel otoritelerin devlet işlerinden ayrılması olarak değil, aynı zamanda düşünce özgürlüğünün güvencesi olarak değerlendirmiştir. Ona göre laiklik, toplumda dogmatizmin etkilerini ortadan kaldırarak bireylerin özgürce düşünmesini ve bilimsel ilerlemeyi mümkün kılar.
Bunun yanında Aksoy, Kemalizm’in çağdaş topluma yön veren bir ideoloji olduğunu savunmuştur. Atatürk ilkelerinin yalnızca geçmişe ait değil, aynı zamanda güncel sorunlara da çözüm sunabilecek potansiyeli olduğuna inanmıştır.
7. Necip Hablemitoğlu’nun Kemalizm Anlayışı
Necip Hablemitoğlu (1954-2002), tarihçi ve akademisyen olarak Türkiye’de Kemalizm’i ulusal kimlik, tarih ve devlet politikası bağlamında yorumlamıştır (Hablemitoğlu, 1999).
Hablemitoğlu, Kemalizm’in milliyetçilik ve devletçilik ilkelerini ön plana çıkarmıştır (Kara, 2005). Kemalizm’i hem ulusal değerlerin korunması hem de çağdaşlaşmanın sağlanması için bir araç olarak görmüştür. Ayrıca, eleştirel ve savunmacı yönünü vurgulayarak modern Türkiye’nin sorunlarına uygulanabilirliğini önermiştir (Hablemitoğlu, 2001).
Hablemitoğlu, Kemalizm’i özellikle ulusal güvenlik ve toplumsal bütünlük bağlamında ele almıştır. Ona göre, milliyetçilik ilkesi, yalnızca kültürel bir kimlik değil, aynı zamanda Türkiye’nin bağımsızlığını ve bütünlüğünü koruyan stratejik bir unsurdur.
Ayrıca Hablemitoğlu, devletçiliğin yalnızca ekonomik bir ilke olmadığını, aynı zamanda ulusal kimliğin korunmasında bir araç olduğunu savunmuştur. Ona göre devlet, küresel etkilerin toplumsal yapıyı aşındırmasını engelleyecek şekilde güçlü bir konumda olmalıdır.
Hablemitoğlu, Kemalizm’in çağdaş Türkiye’de yeniden yorumlanması gerektiğini de vurgulamıştır. Özellikle ulusal değerlerin küreselleşme ve dış ideolojiler karşısında korunması gerektiğini savunmuş, bu bağlamda Kemalizm’i “karşıt güçlere karşı bir savunma hattı” olarak değerlendirmiştir.
8. Uğur Mumcu’nun Kemalizm Anlayışı
Uğur Mumcu (1942-1993), gazeteci ve araştırmacı yazar olarak Türkiye’de Kemalizm’in eleştirel yorumcularından biri olmuştur (Mumcu, 1990).
Mumcu’ya göre, Kemalizm’in temel işlevi, Türkiye’nin demokratik ve laik yapısını korumaktır. Ona göre, laiklik toplumsal düzenin ve bireysel özgürlüklerin teminatıdır (Özdemir, 2003). Ayrıca, Kemalizm’in sürekli yorumlanması ve uygulanması gerektiğini vurgulamıştır (Mumcu, 1992).
Uğur Mumcu, Kemalizm’i eleştirel bir perspektifle değerlendirmiş ve sürekli olarak yeniden yorumlanması gerektiğini savunmuştur. Ona göre, Kemalizm’in temel amacı yalnızca Cumhuriyet’i kurmak değil, aynı zamanda onu sürekli canlı tutmaktır.
Mumcu, laikliği toplumsal barışın temel unsuru olarak görmüştür. Ona göre, dinin siyasete alet edilmesi hem bireysel özgürlükleri hem de toplumsal düzeni tehdit eder.
Ayrıca Mumcu, Kemalizm’in halkçı yönünü özellikle önemsemiştir. Ona göre, Cumhuriyet’in kazanımları yalnızca belirli bir sınıfın değil, toplumun bütün kesimlerinin ortak kazanımıdır.
9. Karşılaştırmalı Analiz ve Sonuç
Sekiz düşünürün Kemalizm yorumları incelendiğinde, her birinin kendi uzmanlık alanı üzerinden farklı bir boyut öne çıkardığı görülmektedir. Mahmut Esat Bozkurt, hukuk ve devlet düzeni çerçevesinde Kemalizm’i yorumlarken; Refik Saydam, sağlık ve sosyal politikaları halkçılık ve devletçilik ilkeleriyle bütünleştirmiştir. Mustafa Necati ise eğitim aracılığıyla toplumsal dönüşüm ve kültürel modernleşmeyi vurgulamıştır. Mümtaz Soysal’ın Kemalizm’i anayasa, demokrasi ve sosyal adalet bağlamında ele alışı, Çetin Yetkin’in laiklik ve demokratikleşme üzerinden geliştirdiği çağdaş yorumla birlikte, ideolojinin dinamik yönünü öne çıkarmaktadır. Muammer Aksoy, hukukun üstünlüğü ve laiklik ilkelerine yoğunlaşırken; Necip Hablemitoğlu milliyetçilik ve devletçiliği ulusal güvenliğin temelinde konumlandırmıştır. Uğur Mumcu ise Kemalizm’i eleştirel ve sürekli yenilenmesi gereken bir ideoloji olarak değerlendirmiştir (Akın, 2010; Mumcu, 1990; Hablemitoğlu, 1999).
Bu karşılaştırmalı değerlendirme, Kemalizm’in tek boyutlu bir ideoloji olmadığını açıkça göstermektedir. Hukuk, eğitim, sağlık, sosyal adalet, laiklik ve milliyetçilik gibi farklı alanlarda yapılan vurgu, Kemalizm’in her dönemde değişen toplumsal ihtiyaçlara uyarlanabildiğini kanıtlamaktadır. Böylelikle ideoloji, kimi zaman devlet devrim ve reformlarının temel dayanağı, kimi zaman sosyal politikaların veya demokratikleşme sürecinin meşruiyet zemini olarak işlev görmüştür.
Sonuç itibarıyla, Kemalizm Türkiye’nin modernleşme deneyimini yönlendiren çok katmanlı bir ideoloji olarak öne çıkmaktadır. Çalışmada ele alınan düşünürlerin katkıları, Kemalizm’in hem tarihsel bir temel hem de güncel bir referans noktası olabileceğini ortaya koymuştur. İdeolojinin farklı yorumlarının sentezlenmesi, onun hem geçmişten geleceğe taşınmasını hem de günümüz koşullarında işlevsel bir modernleşme ve demokratikleşme projesi olarak varlığını sürdürmesini mümkün kılacaktır.
Kaynakça;
• Akın, H. (2010). Türkiye Cumhuriyeti’nde hukuk reformları ve Mahmut Esat Bozkurt. İstanbul: Beta Yayınları.
• İnal, E. (2008). Refik Saydam ve Cumhuriyet sağlık politikaları. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.
• Bayraktar, A. (2005). Mustafa Necati ve eğitim reformları. Ankara: Pegem Akademi.
• Demir, B. (1995). Türkiye’de hukuk ve demokrasi. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
• Demir, B. (2012). Cumhuriyet dönemi eğitim politikaları. İstanbul: İletişim Yayınları.
• Çakmak, R. (2009). Atatürk dönemi eğitim reformları. Ankara: Nobel Yayınları.
• Soysal, M. (1995). Demokrasi ve Kemalizm üzerine yazılar. İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.
• Soysal, M. (2000). Hukuk devleti ve laiklik. İstanbul: Alfa Yayınları.
• Köymen, Ö. (2007). Mümtaz Soysal ve devletçilik anlayışı. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
• Yetkin, Ç. (1985). Atatürk ve modern Türkiye. İstanbul: Remzi Kitabevi.
• Yetkin, Ç. (1990). Eleştirel Kemalizm yazıları. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
• Akyüz, H. (1992). Kemalizm üzerine düşünceler. Ankara: Bilgi Üniversitesi Yayınları.
• Aksoy, M. (1984). Atatürk ve hukuk devleti. Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları.
• Özdemir, H. (2001). Muammer Aksoy ve laiklik mücadelesi. İstanbul: İletişim Yayınları.
• Hablemitoğlu, N. (1999). Kemalizm ve modern Türkiye. İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.
• Hablemitoğlu, N. (2001). Tarih, devlet ve Kemalizm. İstanbul: Alfa Yayınları.
• Kara, M. (2005). Necip Hablemitoğlu’nun milliyetçilik anlayışı. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
• Mumcu, U. (1990). Laiklik ve demokrasi üzerine yazılar. İstanbul: Adam Yayınları.
• Mumcu, U. (1992). Türkiye’nin demokrasi mücadelesi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
• Özdemir, H. (2003). Uğur Mumcu’nun Kemalizm yorumları. Ankara: Bilgi Üniversitesi Yayınları.
• Bozkurt, M. E. (1932). Türk Medeni Kanunu ve ulusal hukuk. Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları.
• Tunç, A. (2011). Cumhuriyet dönemi sağlık reformları. İstanbul: Nobel Yayınları.
• Arslan, F. (2003). Devletçilik ve sosyal politikalar. Ankara: Bilgi Üniversitesi Yayınları.
• Zürcher, E. J. (2004). Turkey: A Modern History. London: I.B. Tauris.
• Mango, A. (1999). Atatürk: The Biography of the Founder of Modern Turkey. New York: Overlook Press.
• İnalcık, H. (2002). The Ottoman Empire: The Classical Age 1300-1600. London: Phoenix.
• Aktan, C. C. (2005). Atatürk ve hukuk reformu. Ankara: Seçkin Yayıncılık.