İstanbul, 4 Ekim 2025
Sevgili okurlar, son yıllarda iş dünyasında adeta bir salgın gibi yayılan bir kavram var:
Konkordato. Aslında iyi niyetle, dürüstçe iş yapan ve gerçekten zora düşen firmalara bir can
simidi uzatmak için tasarlanmış bu yasal düzenleme, maalesef bazı fırsatçıların elinde bir
vurgun tezgâhına dönmüş durumda. İş dünyasının bu duruma taktığı isim ise çok manidar:
‘Konkor Toto’
Düşünsenize, bir şirket borçlarını ödeyemeyecek duruma düştüğünü beyan ediyor, mahkeme
gözetiminde alacaklılarıyla anlaşıp yeniden yapılandırılıyor. Kağıt üzerinde her şey şeffaf ve
denetimli. Peki, gerçekte ne oluyor?
Gelen haberler ve piyasadaki fısıltılar, kötü niyetli bir hileli sürecin adım adım nasıl işlediğini
gözler önüne seriyor. Önce ticari hacminin çok üzerinde borçlan, piyasadan mal çek.
Ardından bu malları değerinin çok altında, nakit karşılığı ‘kırdır’. Eş zamanlı olarak, şirketin
elindeki gayrimenkul ve değerli malları başka isimlere, başka şirketlere devret. Yani, borç
yükünü artırıp, varlıkları kaçır. Tüm bu hileli süreci konkordato ilanından altı ay ya da bir yıl
önce tamamla. Sonra da mahkemeye başvur, ‘finansal sıkıntıdayım’ de.
Bu noktada işin içine daha da vahim bir durum giriyor: Bilirkişi Borsası!
Mahkemenin atadığı bazı bilirkişilerin de bu tezgâhın bir parçası olduğu, istenilen raporu
hazırlamak karşılığında astronomik ücretler aldığı iddia ediliyor. Sonuç: Mahkeme
yanıltılıyor, usulen her şey uygun gösterilen raporla Konkordato kararı çıkıyor.
Peki, olan kime oluyor? Elbette borçlarını erteleten, yükümlülüklerinden bir süreliğine
kurtulan şirkete değil. Asıl mağdurlar, o şirkete güvenip mal satan küçük üreticiler, esnaflar
ve şirketin çalışanları. Bir şirketin Konkordato ilan etmesi, alacaklı olan küçük işletmeleri de
zora sokuyor, adeta bir domino etkisi yaratarak piyasayı kilitleyip, pek çok dürüst işletmenin
de kapanmasına neden oluyor.
Konkordatoda olağandışı artış alarm veriyor
Özellikle son yıllarda Konkordato başvurularında olağan dışı bir artış yaşandığı açıkça
görülüyor. Bu durum, maalesef konkordatonun bir ‘kurtuluş yolu’ndan ziyade, bir ‘kolay
kaçış yolu’ olarak algılanmaya başlandığının en net kanıtı. Finansal sıkıntıya düşen her
şirketin kolayca bu yola başvurması, piyasadaki güveni zedeliyor, tedarik zincirlerini bozuyor
ve nihayetinde ülke ekonomisine zarar veriyor.
Konkordato, gerçekten dürüst ve yaşama şansı olan şirketler için son çare olmalı. Her önüne
gelen, borçlarını ötelemek, alacaklısını perişan etmek için bu kapıyı çalmamalı. Bu kapı,
şirketler için bir ‘ikinci şans’ değil, bir ‘vurgun fırsatı’ haline gelmemeli.
Şartlar mutlaka zorlaştırılmalı
Bu hileli süreçlerin önüne geçmek için yasal düzenlemeler şart. Bahse konu düzenlemeler
hızlıca yapılmalı. Çünkü Konkordato baçvrusu yapan firmalarda mal veya hizmet tedariği
yapan küçük işletmeler oldukça zor durumda. Atılacak adımların net ve caydırıcı olması
gerekiyor.
Bilirkişi raporları çok daha sıkı denetlenmeli ve hatalı, kasıtlı rapor hazırlayanlara karşı ağır
yaptırımlar getirilmeli. Hatta raporlar yüzünden zarar gören alacaklıların, bilirkişilere rücu (1)
hakkı olmalı.
Konkordato başvurusundan önceki 1-2 yıllık süreçteki mal devirleri, gayrimenkul satışları
çok daha derinlemesine incelenmeli. Hileli devirler kesinlikle iptal edilmeli.
Konkordato başvuru şartları acilen zorlaştırılmalı. Kolay başvuru kapısı, kötü niyetli
firmaların en büyük motivasyon kaynağı. Gerçekten iflastan kurtulma potansiyeli ve iyi niyeti
olan şirketlere bu hak verilmeli.
Aksi takdirde, dürüst iş yapan, alın teriyle ayakta kalmaya çalışan esnaf ve küçük üreticiler,
bu ‘Konkor Toto’ fırsatçıları yüzünden birer birer kepenk indirmeye devam edecek. Piyasa
güveni sarsılmadan, bu kötü rüzgârın bir fırtınaya dönüşmesine izin vermemeliyiz.
(1) (Geri Dönüş yani başvurma. Hukukta en sık karşılaşılan ve en önemli kavramlardan
biridir. Basitçe, başkasına ait bir borcu ödeyen veya bir zararı karşılayan kişinin, bu
ödemeyi asıl sorumlu kişiden geri isteme hakkını ifade eder)