Siyonizmin Jeopolitik Etkileri
Siyonizm, günümüzde sadece İsrail’in iç politikalarını değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel dengeleri de etkileyen bir ideolojik ve stratejik unsur haline gelmiştir. İsrail’in İran, Lübnan ve Suriye gibi ülkelerle yaşadığı gerginlikler, çoğu zaman Siyonist ideolojinin savunma ve saldırı politikalarıyla ilişkilendirilmektedir. Özellikle İran’ın nükleer faaliyetlerine karşı İsrail’in takındığı sert tutum, bölgesel bir güvenlik krizi yaratmakta ve Batılı müttefikleriyle olan ilişkilerini doğrudan etkilemektedir (Rubin, 2004).
Bunun yanında, Körfez ülkeleriyle kurulan yeni diplomatik ilişkiler —özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile yapılan normalleşme anlaşmaları (Abraham Anlaşmaları)—, İsrail’in bölgedeki yalnızlığını azaltmış, ancak aynı zamanda Filistin meselesini ikinci plana ittiği gerekçesiyle eleştirilmiştir. Bu durum, Siyonizm’in yalnızca bir Yahudi halkı ideali değil, aynı zamanda güncel uluslararası ittifakların bir parçası haline geldiğini göstermektedir.
Siyonizm’e Yönelik Eleştiriler
Siyonizm’e yönelik eleştiriler hem Batı’da hem de Doğu’da farklı açılardan dile getirilmektedir. Bir yandan Siyonizm, Yahudi halkının varoluşsal haklarını savunan meşru bir hareket olarak değerlendirilirken, diğer yandan bu ideolojinin Filistin halkının haklarını ihlal ettiği yönünde yoğun eleştiriler yapılmaktadır. Eleştirilerin büyük bölümü, Siyonist politikaların etnik temizlik, yerleşimci sömürgecilik (settler colonialism) ve insan hakları ihlalleriyle ilişkilendirilmesine dayanmaktadır (Rodinson, 1973; Pappe, 2006).
Norman Finkelstein gibi bazı akademisyenler, Siyonizm’in özellikle Holokost sonrası meşruiyetini sorgulayan ve bu acının siyasal olarak istismar edildiğini iddia eden tezler ortaya koymuşlardır (Finkelstein, 2000). Edward Said ise Siyonist söylemin, Filistin halkını ötekileştirdiğini ve Batılı oryantalist düşünceyle birleşerek bir tür ideolojik hegemonya kurduğunu savunmuştur (Said, 1992).
Uluslararası Hukuk ve Siyonizm
Uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendirildiğinde, Siyonist politikaların bazı uygulamaları —özellikle Filistin topraklarındaki yerleşim birimleri ve Doğu Kudüs’ün statüsü— ciddi tartışmalara yol açmaktadır. Birleşmiş Milletler, defalarca İsrail’in yerleşim faaliyetlerini yasa dışı olarak nitelendirmiş, 242 ve 338 sayılı Güvenlik Konseyi kararlarıyla İsrail’in işgal altındaki topraklardan çekilmesini talep etmiştir (Birleşmiş Milletler, 2002). Ancak İsrail hükümetleri, bu kararları çoğu zaman ulusal güvenlik gerekçesiyle uygulamamış veya görmezden gelmiştir.
Siyonizmin bu çerçevedeki uygulamaları, yalnızca diplomatik krizlere neden olmakla kalmamış, aynı zamanda uluslararası kamuoyunda da İsrail’e yönelik eleştirilerin artmasına yol açmıştır. Avrupa Birliği ve bazı Latin Amerika ülkeleri, İsrail’in Filistin politikasını sert biçimde eleştirirken, ABD ve bazı müttefikleri ise bu politikaları genellikle stratejik ortaklık gerekçesiyle desteklemeye devam etmektedir.
Siyonizmin Geleceği: Yeni Yönelimler ve İdeolojik Dönüşüm
21. yüzyılda Siyonizm’in geleceği, ideolojik olarak yeniden şekillenme eğilimindedir. Günümüzde bazı Yahudi gruplar, klasik Siyonist yaklaşıma eleştirel bir tutum geliştirmekte; İsrail’in politikalarını sorgulayan “anti-siyonist Yahudilik” kavramı giderek daha fazla gündeme gelmektedir. Bu durum, Siyonizm’in artık monolitik bir ideoloji olmadığını, içinde çeşitli eğilimleri barındıran karmaşık bir yapı haline geldiğini göstermektedir.
Ayrıca genç nesil Yahudiler arasında, özellikle diaspora topluluklarında, İsrail’in Filistin politikalarına yönelik eleştirilerin arttığı gözlemlenmektedir. Bu eğilim, Siyonizmin gelecekte daha evrensel, daha eşitlikçi bir çerçeveye evrilme ihtimalini de beraberinde getirmektedir. Buna karşın, İsrail’de artan aşırı sağ eğilimler ve milliyetçi hükümet politikaları, klasik Siyonist söylemin daha da sertleşmesine neden olmaktadır.
Sonuç
Siyonizm, tarihsel olarak Yahudi halkının kurtuluş ve ulusal birlik ideali olarak ortaya çıkmış; ancak zamanla bir devlet politikası ve uluslararası ilişkiler aracı haline gelmiştir. Bugün ise Siyonizm, sadece tarihsel bir hareket değil, aynı zamanda günümüzün en tartışmalı ve etkili ideolojik yapı taşlarından biri olmayı sürdürmektedir. İsrail’in bölgesel ve küresel politikaları, doğrudan Siyonist ideoloji ile bağlantılı olarak şekillenmekte, bu da Siyonizm’in uluslararası ilişkilerdeki rolünü sürekli gündemde tutmaktadır.
Siyonizmin geleceği, sadece İsrail’in iç politikasıyla değil, aynı zamanda uluslararası toplumun Filistin meselesine yaklaşımı, insan hakları ilkelerine bağlılık düzeyi ve bölgesel barış girişimlerinin başarısıyla belirlenecektir. Bu bağlamda, Siyonizm’in ideolojik dönüşüm süreci, hem İsrail’in hem de Ortadoğu’nun geleceği için belirleyici bir unsur olmaya devam edecektir.
Kaynakça
1. Rubin, Barry. The Arab-Israeli Wars: War and Peace in the Middle East. London: Routledge, 2004.
2. Rodinson, Maxime. Israel: A Colonial-Settler State? New York: Telos Press, 1973.
3. Finkelstein, Norman G. The Holocaust Industry: Reflections on the Exploitation of Jewish Suffering. London: Verso, 2000.
4. Finkelstein, Norman G. Image and Reality of the Israel-Palestine Conflict. London: Verso, 1995.
5. Said, Edward. The Question of Palestine. New York: Vintage Books, 1992.
6. Pappe, Ilan. The Ethnic Cleansing of Palestine. Oxford: Oneworld Publications, 2006.
7. United Nations. International Law and the Question of Palestine. Geneva: United Nations, 2002.
8. Jewish Virtual Library. Zionism: A Brief History. https://www.jewishvirtuallibrary.org/ (Erişim: Mart 2025).
9. Al Jazeera Centre for Studies. The Politics of Zionism and the Palestinian Cause, 2017. https://studies.aljazeera.net/en (Erişim: Mart 2025).
10. Tibi, Bassam. The Crisis of Modern Islam: A Precedent for Radicalization? London: Macmillan, 2006.