Kopenhag, 25 Eylül 2025
10 bin yıllık geçmişiyle Harbetsuvan Tepesi, Neolitik çağın bilinmeyenlerini gün ışığına çıkarıyor.
Şanlıurfa’nın Tek Tek Dağları üzerinde yer alan Harbetsuvan Tepesi, “Taş Tepeler” olarak bilinen ve Göbekli Tepe’nin de içinde bulunduğu en az 12 arkeolojik merkezden biri olarak dikkat çekiyor. Göbekli Tepe’nin gölgesinde kalan bu tepe, dikilitaşları, kabartmaları ve taş aletleriyle insanlık tarihine yeni bir pencere aralıyor.
Keşif ve Kazılar
2014’te yüzey araştırmalarıyla keşfedilen Harbetsuvan, 2017–2019 yıllarında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında yürütülen kazılarla ortaya çıkarıldı. Sonraki yıllarda devam eden çalışmalar, tepenin mimari açıdan Göbekli Tepe’nin II. tabakasıyla benzerlikler taşıdığını ortaya koydu.
Mimari İzler
Kazılarda ortaya çıkarılan dikdörtgen ve kare planlı taş yapılar, ortalarında dikilitaşlarla dikkat çekiyor. Özellikle “T-şekilli sütunlar”, üzerlerindeki kol, el ve parmak motifleriyle ritüel amaçlı kullanımı işaret ediyor. Ayrıca kayaya oyulmuş havuzlar ve taş bank gibi özel mimari öğeler, buranın sıradan bir yerleşim değil, sembolik bir merkez olduğunu gösteriyor.
Buluntular
Obsidyen ve çakmaktaşı ok uçları, kazıyıcılar, orak dilgiler, bazalt havaneler ve süs eşyaları bölgede ele geçen küçük buluntular arasında yer alıyor. Bu aletler, hem günlük yaşam hem de ritüel amaçlı aktivitelerin bir arada yürütüldüğünü düşündürüyor.
Önemi
Harbetsuvan Tepesi, Göbekli Tepe ve Karahantepe gibi büyük merkezlerin yanında daha küçük ölçekli ama benzer semboller taşıyan bir “uydu kült merkezi” olarak değerlendiriliyor. Bu da Neolitik dönemde Urfa çevresinin yalnızca tarımın değil, inanç sistemlerinin de doğduğu coğrafya olduğuna işaret ediyor.
Kaynak: Taş Tepeler Projesi, Şanlıurfa Müzesi Kazı Raporları, Arkeonews, Dergipark, ResearchGate