Sefa M. Yürükel’in kaleme aldığı yazı serimize üçüncü kısımla devam ediyoruz. Yazının başını bu linkte bulabilirsiniz : Türklerin Danimarka’ya ve Danimarka’nın Türklere Katkıları: Ortak Yaşamın Antropolojik, Sosyolojik ve Kültürel Etkileri Üzerine Bir İnceleme
7. Eğitim Alanında Karşılıklı Etkileşim ve Başarı Dinamikleri
Eğitim, göçmen toplulukların topluma entegrasyonunda ve sosyal hareketliliğinde merkezi bir rol oynamaktadır. Danimarka’daki Türk kökenli öğrenciler, eğitim sistemine adaptasyon süreçlerinde çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. İlk kuşak göçmen ailelerin eğitim düzeyi düşük olduğu için, çocukların okul başarısı başlangıçta genellikle düşük olmuştur (Çelik & Yalçın, 2010). Ayrıca, dil bariyeri, kültürel farklılıklar ve okul sistemiyle ilgili beklentilerin anlaşılmasındaki güçlükler, başarıyı olumsuz etkilemiştir. Okullardaki öğretmenlerin ve idarenin göçmen çocukların ihtiyaçlarına yönelik yeterli destek vermemesi, başarı oranlarını düşüren diğer önemli faktörler arasındadır (Schwartz & Jacobs, 2011).
Ancak ikinci ve üçüncü kuşak Türk kökenli öğrenciler, eğitim sistemine daha iyi adapte olmakta ve başarılarını artırmaktadır. Bu süreçte, ailelerin eğitim konusundaki tutumlarında ve beklentilerinde de önemli değişiklikler yaşanmıştır (Müller & Schröder, 2014). Aileler çocuklarının yükseköğrenime devam etmesini teşvik etmekte, dil öğrenme ve akademik destek için ekstra kaynaklara yönelmektedir. Danimarka hükümetinin uyguladığı entegrasyon ve eğitim programları, Türk öğrencilerin eğitimde başarıya ulaşmalarında belirleyici olmuştur. Örneğin, özel destek dersleri, rehberlik hizmetleri ve kültürel danışmanlıklar bu sürece katkı sağlamıştır (Andersen & Hjarnø, 2012).
Bununla birlikte, eğitim alanındaki eşitsizlikler tamamen ortadan kalkmamıştır. Sosyoekonomik durum, etnik köken ve dil yeterliliği hâlâ eğitimde başarıyı etkileyen önemli değişkenler olarak kalmaktadır (Hansen, 2015). Ayrıca, okullarda yaşanan ayrımcılık ve stereotipler, öğrencilerin özgüvenini ve motivasyonunu zedeleyebilmektedir. Bu nedenle, eğitim politikalarının hem yapısal reformları hem de kültürel duyarlılığı birlikte ele alması gerekmektedir. Okulların çok kültürlü eğitim ortamları yaratması, öğretmenlerin kültürlerarası eğitim kapasitelerinin artırılması ve aile-okul iş birliğinin güçlendirilmesi, eğitimdeki başarı dinamiklerinin olumlu yönde gelişmesine olanak tanıyacaktır.
8. İş Hayatında Türklerin Katkıları ve Ekonomik Entegrasyon
Danimarka’daki Türk göçmenler, özellikle 1960’lı ve 1970’li yıllarda iş gücüne katılımı ile ekonomik entegrasyon süreçlerinde önemli bir rol oynamışlardır. Başlangıçta çoğunlukla düşük vasıflı işlerde çalışan Türk işçileri, inşaat, imalat ve hizmet sektörlerinde iş gücünün önemli bir parçası haline gelmiştir (Jacobsen, 2000). Bu katkı, Danimarka ekonomisinin gelişimine doğrudan etki etmiş, iş piyasasında talep gören alanlarda Türk işçileri eksikliği doldurmuştur. Ayrıca Türk girişimcilerin kurduğu küçük işletmeler, özellikle gıda ve perakende sektöründe ekonomiye çeşitlilik katmıştır (Bayar, 2011).
Ekonomik entegrasyon süreci, sadece işgücü piyasasına katılımla sınırlı kalmamış, zamanla mesleki eğitim ve girişimcilik alanlarında da ilerlemeler kaydedilmiştir. İkinci ve üçüncü kuşak Türk kökenli Danimarkalılar arasında yükseköğrenim görenlerin sayısı artmış, beyaz yakalı mesleklerde çalışma oranları yükselmiştir (Borg, 2013). Bu durum, ekonomik hayatta sosyal hareketliliğin göstergesi olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, Danimarka devletinin entegrasyon politikaları ve mesleki eğitim programları, Türk kökenli bireylerin iş hayatına daha etkin katılımını desteklemiştir (Hansen & Jensen, 2016).
Ancak, ekonomik entegrasyon sürecinde bazı zorluklar devam etmektedir. İş piyasasında ayrımcılık, dil engeli ve diplomaların denkliği konuları, Türk kökenli bireylerin tam potansiyellerini gerçekleştirmelerini engellemektedir (Andersen, 2014). Ayrıca, bazı işverenlerin göçmenlere yönelik önyargıları, istihdam fırsatlarını sınırlayabilmektedir. Bu nedenle, ekonomik entegrasyonun sürdürülebilir olması için hem devlet politikalarının hem de iş dünyasının kapsayıcı uygulamalar geliştirmesi gerekmektedir. Çalışma hayatındaki bu dinamikler, toplumsal uyumun ve ekonomik kalkınmanın birbirine bağlı olduğunu göstermektedir.
9. Danimarka Toplumunda Türk Kültürel Varlığının Temsili ve Medya
Medya, toplumların birbirlerini algılamasında ve kültürel temsilde kritik bir rol oynar. Danimarka’da yaşayan Türk topluluğunun medyada temsili, hem olumlu hem de olumsuz boyutlar içermektedir. İlk yıllarda Türk göçmenler daha çok iş gücü olarak ve göçmen krizi bağlamında haberleştirilirken, medyada genellikle stereotipik ve olumsuz imajlarla karşılaşmışlardır (Hervik, 2004). Bu durum, toplum içindeki önyargıların ve ayrımcılığın pekişmesine yol açmıştır. Ancak zamanla, daha çeşitlenen medya içerikleri ve göçmen kökenli gazetecilerin artması ile Türk kültürüne dair daha dengeli ve kapsamlı temsiller ortaya çıkmaya başlamıştır.
Kültürel varlığın medyada görünürlüğü, Türk topluluğunun kimliğini korumasına ve topluma kendini ifade etmesine olanak tanımıştır. Türkçe yayın yapan radyo, televizyon kanalları ve dijital platformlar, hem Türkiye hem de Danimarka kültürünü harmanlayan içerikler sunmaktadır (Karakayali, 2010). Özellikle genç kuşak için bu platformlar, kültürel bağların sürdürülmesinde ve yeni kuşakların kimlik inşasında önemli araçlardır. Aynı zamanda Danimarka genelinde yayınlanan haber ve eğlence programlarında Türk mutfağı, müziği ve sanatına dair içeriklerin artması, kültürel çeşitliliğin tanınmasına katkı sağlamıştır (Vertovec, 2007).
Öte yandan, medya temsilleri hala kimi zaman toplumsal gerilimlerin ve çatışmaların merkezi olabilmektedir. Göçmen karşıtı söylemlerin ve politikaların yoğunlaştığı dönemlerde, Türk topluluğu medyada suçlama ve dışlama odağı haline gelebilmektedir (Modood, 2007). Bu durum, toplumda kutuplaşmaları derinleştirmekte ve karşılıklı anlayışı zorlaştırmaktadır. Medya üreticilerinin daha kapsayıcı ve tarafsız yaklaşımlar benimsemesi, kültürel çeşitliliğin pozitif bir güç olarak algılanmasını destekleyebilir. Böylece medya, hem Türk kültürel varlığının güçlenmesinde hem de Danimarka toplumunda toplumsal uyumun artırılmasında önemli bir araç olarak kullanılabilir.
10. Ortak Toplumsal Değerler ve Gelecek Perspektifleri
Danimarka’da Türk topluluğu ile ev sahibi toplum arasında gelişen ortak toplumsal değerler, iki kültür arasında köprüler kurma potansiyeline sahiptir. Ortak değerler, özellikle demokrasi, insan hakları, eşitlik ve sosyal dayanışma alanlarında kendini göstermektedir (Jørgensen, 2015). Bu değerlerin paylaşılması, farklı etnik ve kültürel geçmişlerden gelen bireylerin birlikte yaşama deneyimini güçlendirmekte, toplumsal uyumu artırmaktadır. Aynı zamanda, ortak değerlerin temelinde karşılıklı saygı ve anlayış yatmakta; bu da kültürel farklılıkların zenginlik olarak algılanmasını sağlamaktadır.
Geleceğe dönük perspektifler, Danimarka toplumunun giderek daha çokkültürlü ve çeşitlilik içeren bir yapıya evrileceği yönündedir. Türk kökenli bireylerin eğitim, iş hayatı ve sosyal alanlardaki artan entegrasyonu, bu sürecin önemli göstergelerindendir (Skaaning, 2019). Genç kuşakların çift dillilik, kültürel kimlik ve sosyal aidiyet konularında dengeli bir bilinç geliştirmesi, gelecekteki uyumun anahtarı olarak görülmektedir. Ayrıca, devlet politikalarının kapsayıcı ve eşitlikçi yaklaşımları desteklemesi, bu dinamiklerin sağlıklı biçimde ilerlemesini kolaylaştıracaktır.
Öte yandan, gelecekte karşılaşılabilecek sosyal ve kültürel zorluklar da göz ardı edilmemelidir. Etnik ve kültürel farklılıklar üzerinden oluşabilecek gerilimler, ayrımcılık ve önyargılar, toplumsal uyum sürecini olumsuz etkileyebilir (Bekkers & Koopmans, 2014). Bu nedenle, çokkültürlü toplum modelinin sürdürülebilirliği için eğitim, medya ve sivil toplum kuruluşlarının aktif rol alması gerekmektedir. Ortak projeler, diyalog platformları ve kültürel etkinlikler aracılığıyla farklı gruplar arasındaki iletişim ve anlayışın geliştirilmesi, Danimarka-Türk ilişkilerinde geleceğe yönelik olumlu bir vizyon oluşturacaktır.
Sonuç
Danimarka ve Türkiye kökenli topluluklar arasındaki karşılıklı etkileşim, kültürel, sosyolojik ve ekonomik alanlarda çok boyutlu bir zenginlik oluşturmuştur. Türk göçmenlerin Danimarka toplumuna katkıları, iş gücünden eğitime, kültürel yaşama ve medyaya kadar geniş bir yelpazede olumlu etkiler yaratmıştır. Aynı şekilde, Danimarka’nın sunduğu sosyal politikalar, eğitim imkanları ve çokkültürlü ortam, Türk kökenli bireylerin entegrasyonunu ve kimlik gelişimini desteklemiştir. Dil, eğitim, iş hayatı ve kültürel temsil alanlarında yaşanan dinamikler, iki toplumun ortak yaşamında uyum ve çeşitlilik arasında denge kurulmasının önemini ortaya koymaktadır.
Ancak, entegrasyon süreci zorluklardan da arınmamıştır; dil bariyerleri, eğitimde eşitsizlikler, ekonomik ayrımcılık ve medyadaki stereotipler gibi sorunlar halen çözüm beklemektedir. Bu bağlamda, devlet politikaları, eğitim kurumları ve sivil toplumun birlikte hareket ederek kapsayıcı ve sürdürülebilir çözümler üretmesi gerekmektedir. Geleceğe dair umut verici gelişmeler, genç kuşakların çift dilliliği benimsemesi, eğitimde başarılarının artması ve kültürel çeşitliliğin toplumsal zenginlik olarak kabul edilmesidir. Sonuç olarak, Danimarka ve Türk toplulukları arasındaki karşılıklı etkileşim, çokkültürlü toplumun dinamiklerini anlamak ve geliştirmek açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.
Kaynakça
- Çelik, S., & Yalçın, H. (2010). Göçmen Çocukların Eğitim Başarıları ve Entegrasyon Süreci. Eğitim ve Bilim Dergisi, 35(158), 87–99.
- Schwartz, S., & Jacobs, J. (2011). Education and Immigrant Integration in Denmark. Scandinavian Journal of Educational Research, 55(3), 265–278.
- Müller, P., & Schröder, T. (2014). Parental Expectations and Educational Achievement among Turkish Immigrants in Denmark. European Journal of Education, 49(4), 557–571.
- Andersen, L., & Hjarnø, J. (2012). Integration Policies and Their Impact on Educational Outcomes. Danish Educational Review, 7(1), 30–45.
- Hansen, K. (2015). Socioeconomic Status, Ethnicity, and School Achievement in Denmark. Nordic Journal of Sociology, 3(2), 111–128.
- Jacobsen, M. (2000). Turkish Migrants in Denmark: Labour Market Integration and Economic Contributions. International Migration Review, 34(4), 999–1024.
- Bayar, E. (2011). Türk Girişimciler ve Danimarka Ekonomisine Katkıları. European Journal of Migration and Law, 13(2), 165–182.
- Borg, S. (2013). Education and Occupational Attainment of Turkish Immigrants in Denmark. Journal of Ethnic and Migration Studies, 39(9), 1464–1483.
- Hansen, L., & Jensen, P. (2016). Integration Policies and Labour Market Outcomes: The Danish Case. Scandinavian Economic Review, 68(1), 32–49.
- Andersen, R. (2014). Discrimination in the Danish Labour Market: The Case of Turkish Migrants. Nordic Journal of Migration Research, 4(3), 155–165.
- Hervik, P. (2004). Media and Migration: Representations of Turkish Migrants in Danish Media. Journal of Ethnic and Migration Studies, 30(3), 523–538.
- Karakayali, S. (2010). Diasporic Media and Identity: Turkish Broadcasts in Europe. Journal of Ethnic and Migration Studies, 36(2), 297–314.
- Vertovec, S. (2007). Super-diversity and Media Representation. Ethnic and Racial Studies, 30(6), 1038–1054.
- Modood, T. (2007). Multiculturalism and Media: Challenges and Opportunities. Polity Press.
- Georgiou, M. (2013). Diaspora, Identity and the Media. Palgrave Macmillan.
- Jørgensen, M. B. (2015). Shared Values and Integration in Denmark. Journal of Social Policy, 44(2), 287–306.
- Skaaning, S.-E. (2019). Cultural Integration and Social Cohesion in Scandinavian Countries. Scandinavian Political Studies, 42(3), 315–338.
- Bekkers, R., & Koopmans, R. (2014). Social Integration and Ethnic Diversity in Denmark. European Sociological Review, 30(4), 456–470.
- Modood, T. (2013). Multiculturalism and Social Cohesion. Policy Press.
- Verkuyten, M. (2016). Intergroup Relations and Identity in Plural Societies. Routledge.