Google’ın Gemini ve VEO 3 hamleleri dijital dünyada devrim yaratıyor
Ekranlar nostaljik birer objeye dönüşecek
Ayşegül İldeniz’in dikkat çektiği en önemli başlıklardan biri, fiziksel ekranlara olan ihtiyacın azalması. Yeni nesil yapay zekâ sistemlerinin ses, görüntü, jest ve hareket tanıma üzerinden işlem yapabilmesi, kullanıcı arayüzlerini tamamen dönüştürüyor.
“Yakın gelecekte, sabah gözünüzü açtığınızda sizi bir yapay zekâ asistanı sesli olarak bilgilendirecek. Bilgiyi ekrandan değil, çevrenizdeki sistemlerden alacaksınız. Gözlükler, giyilebilir cihazlar, hologramlar… Ekranlar sadece nostaljik bir sembol olarak hayatımızda kalacak,” diyor, uzun yıllar Intel’in üst düzey yöneticiliğini yapan ve bugün teknoloji dünyasının saygın isimlerinden biri olan Ayşegül İldeniz, Oksijen TV’ye yaptığı değerlendirmede.
Gemini ve VEO 3: Yeni bir çağın altyapısı
Google’ın yapay zekâ yatırımları olan Gemini ve VEO 3, teknolojinin geldiği noktayı net biçimde ortaya koyuyor.
Gemini; metin, ses, görsel ve video gibi farklı veri türlerini aynı anda analiz edebilen gelişmiş bir çoklu model yapay zekâ.
VEO 3 ise video üretiminde gerçekçiliği sinema kalitesine taşıyarak, özellikle medya ve içerik üretiminde çığır açmaya hazırlanıyor.
İldeniz’e göre bu teknolojiler, yaratıcı sektörlerden eğitime, sağlıktan kişisel yaşam asistanlarına kadar her alanda köklü dönüşümlere yol açacak.
“Yaratıcılığın önündeki teknik engeller ortadan kalkıyor. Bir fikriniz varsa artık onu hayata geçirmek için profesyonel ekip ya da büyük bütçeler gerekmeyecek. VEO 3 gibi araçlar, bireylere sinema kalitesinde prodüksiyon imkânı sunuyor,” diyerek bu dönüşümün kapsamını özetliyor.
Silikon Vadisi’nin gündemi: Yapay zekâ artık kâr etmeye başlıyor
Uzun yıllar boyunca yalnızca araştırma ve geliştirme yatırımı olarak görülen yapay zekâ, artık ciddi bir ticarileşme sürecine girmiş durumda. Silikon Vadisi’nde konuşulanlara göre, yapay zekâ şirketleri ilk kez sürdürülebilir gelir modelleri üretmeye başladı.
“Bu zamana kadar yapay zekâ kâr etmiyor diye eleştiriliyordu. Artık bu dönem sona eriyor. Yatırımların meyvesi alınmaya başlandı. Hem büyük teknoloji devleri hem de start-up’lar için yeni bir ekonomik model oluşuyor,” diyor İldeniz.
Etik boyut: “Yapay zekâ yaşam ortağımız olacak”
Ancak bu teknolojik dönüşüm yalnızca ekonomik ya da fonksiyonel değil; aynı zamanda etik, psikolojik ve toplumsal sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Yapay zekânın insanla kuracağı ilişkinin, klasik “asistan” tanımından çıkarak bir yaşam ortağı modeline evrileceği görüşü giderek yaygınlaşıyor.
İldeniz, bu bağlamda kamu politikalarının ve etik denetim mekanizmalarının hızla devreye girmesi gerektiğini vurguluyor:
“Veri güvenliği, mahremiyet ve bireylerin psikolojik sınırları bu süreçte çok daha önemli hale gelecek. Teknolojinin yanında insanın korunması da bir öncelik olmalı.”
Ayşegül İldeniz’in analizleri, yapay zekânın yalnızca bir yazılım ya da araç değil, insan yaşamının biçimini değiştirecek bir paradigma olduğuna işaret ediyor. Ekranların geri plana çekildiği, yapay zekânın karar verici değil ama yol gösterici bir aktör olduğu yeni bir çağın eşiğindeyiz. Bu dönüşümün toplumu nasıl etkileyeceği ve bireyin bu süreçte nasıl konumlanacağı ise önümüzdeki yılların en büyük tartışma konusu olacak.