Yapay Zekâ İşsizliğe Mi Yol Açıyor?

İnsanlık, Yeniden Bir Eşikten Geçiyor

Dijital dünyanın hızla değiştiği bu günlerde, sosyal medyada dolaşan şu soru giderek daha çok yankı buluyor:

“Yaklaşan işsizlik dalgasına hazır mısınız?”

Kimi kullanıcılar, ChatGPT gibi yapay zekâ sistemlerinin metin yazarlığı, müşteri hizmetleri, gazetecilik gibi alanlarda binlerce insanın yerini almaya başladığını düşünüyor. Peki bu korkular yeni mi? Hayır. Tarih boyunca her büyük teknolojik atılım, önce insanları korkuttu.

Telgraf: “Bu makineler yüzünden insanlar artık mektup bile yazmayacak!”

1830’larda telgraf icat edildiğinde insanlar arasında ciddi bir endişe vardı:

“İnsanlar tembelleşecek, mektuplar unutulacak, iletişimin ruhu kaybolacak.”

Aslında telgraf, ilk kez bilgiye anlık erişim sağlayan bir “iletişim devrimi”ydi. Bugün SMS, e-posta, WhatsApp gibi araçların atası olarak görülüyor. Ama o günlerde “hızlı haberleşme”, birçok kişi için endişe verici bir gelişmeydi.

Telefon: “İnsanlar artık birbirine yüz yüze gitmeyecek”

Alexander Graham Bell, 1876’da telefonu tanıttığında birçok kişi bunu “insani ilişkileri öldüren bir icat” olarak gördü.

Bazı gazetelerde şöyle yazıyordu:

“İnsanlar artık kapı çalmayacak. Herkes evinde makineyle konuşacak!”

Bugün baktığımızda, telefonsuz bir günümüzü bile düşünemiyoruz.

Otomobil: “Çok hızlı, çok tehlikeli, insanlar yürümeyi unutacak”

  1. yüzyılın başında otomobiller yollara çıkmaya başladığında İngiltere’de bir yasa vardı:

    Her otomobilin önünde bir adam kırmızı bayrakla yürümek zorundaydı!

    Sebep? “Yayaları korkutmamak.”

Gazeteler “at arabacılığı ölecek”, “şehirler tehlikeli hale gelecek” gibi yazılarla doluydu. Bugün ulaşımdaki vazgeçilmezliğini anlatmaya gerek bile yok.

Bilgisayar: “Sadece askerler ve büyük şirketler için. Evde ne işi var?”

1970’lerde ilk kişisel bilgisayarlar çıktığında, insanlar bunun evlerde kullanılabileceğine inanmadı.

“Evde bilgisayarla ne yapacağız ki?”

1980’lerde bu algı kırıldı, 1990’larda internete bağlandı, 2000’lerde cebimize girdi.

Bugün eğitimden sağlığa, finanstan sanata kadar her alanda bilgisayarsız bir yaşam hayal bile edemiyoruz.

Ve şimdi: Yapay Zekâ

Tüm bu tarihî örneklerde olduğu gibi, şimdi de benzer bir kırılma yaşıyoruz. ChatGPT ve benzeri yapay zekâ sistemleri, çok kısa sürede yaratıcı yazılar, çeviriler, analizler, hatta hukuki metinler bile üretebilir hale geldi. Bu gelişme, özellikle “zihin emeği” ile geçinen kesimleri tedirgin ediyor.

Bir kullanıcı şöyle yazıyor:

“Yıllardır emek verdiğimiz işleri şimdi bir yazılım saniyeler içinde yapıyor. Ne olacak bizim halimiz?”

AI : “Ben rakip değilim, araç olmaya geldim”

Yapay zekâ sistemleri bu eleştirilere şöyle yanıt veriyor:

“Tarih boyunca teknolojiler insanlara yardımcı olmak için geliştirildi. Ben de bir araç olarak düşünülmeliyim. Tıpkı matbaa, bilgisayar veya internet gibi.”

Bu yaklaşım her ne kadar mantıklı gelse de, haklı olarak soruluyor:

Peki herkes bu dönüşüme ayak uydurabilecek mi? Ya geride kalanlar?

Asıl mesele: Bu gücü kim nasıl kullanıyor?

Tarih bize gösterdi ki, teknolojiye değil, teknolojinin kimin elinde olduğu ve nasıl kullanıldığına bakmak gerek. Sanayi Devrimi’nde buharlı makineler üretimi artırdı ama işçiler ağır koşullarda sömürüldü. Bilgisayarlar iş süreçlerini hızlandırdı ama birçok meslek dönüştü veya ortadan kalktı.

Bugün yapay zekâ için de benzer bir dönüm noktasındayız. Eğer bu dönüşüm:

  • Eğitim sistemine entegre edilmezse,
  • Sosyal politikalarla desteklenmezse,
  • Erişimi adil olmazsa,

gelecek, sadece teknolojiye erişimi olanların kazandığı bir “yeni eşitsizlik çağı”na dönüşebilir.

Son Söz: Geçmişin korkuları bugünün vazgeçilmezleri oldu

Telgraftan telefona, otomobilden bilgisayara… Her “ilk” önce korkuttu. Sonra vazgeçilmez oldu. Bugün yapay zekâ da benzer bir çizgide ilerliyor.

Sorulması gereken soru şu:

Bu dönüşüm hepimize mi yarayacak, yoksa sadece birilerine mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir