Türkiye, tarihine yeni bir utanç sayfası daha eklemek üzere. Mecliste sessiz sedasız geçirilen ve kamuoyunun neredeyse hiçbir kesiminin fark etmediği bu yeni yasa ile dijital bir darbe başlatıldı. Adı süslü: Siber Güvenlik Yasası. Ama içeriği tam anlamıyla bir dijital faşizm manifestosu.
Artık sadece düşünceleriniz değil, cihazınızdaki düşünceye giden yollar da suç delili. Bu yasa sayesinde, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı bir kurum olan Siber Güvenlik Başkanlığı, doğrudan sizi tehdit olarak “hissettiği” an, evinize girebilecek, telefonunuza el koyabilecek, verilerinizi kopyalayabilecek, değiştirebilecek, hatta üzerinize suç bile monte edebilecek.
Yani özetle: Artık suçlu olmanıza gerek yok. Hissettirmemeniz yeterli.
Dijital Faşizmin Teknik Özellikleri:
• Mahkeme kararı? Yok.
• Yargı süreci? Gerek yok.
• Avukat? Unutun.
• Veri bütünlüğü? Kim uğraşacak onunla.
• Suçun ispatı? Gerekli değil, çünkü artık ispat sizin değil, sistemin sorunu.
Yeni yasa, “verilerin güvenliğini sağlamak” bahanesiyle, bireyin bütün dijital mahremiyetini yok sayıyor. Telefonunuz, bilgisayarınız, bulut hesaplarınız… Artık devletin elinde, istediği gibi kurcalanabilecek, üzerine bilgi eklenebilecek veya mevcut bilgiler silinebilecek.
Dijital delil üretmek artık çocuk oyuncağı. İstemedikleri biri misiniz? Sabah 5’te kapınızı çalan siber timle tanışmanız an meselesi. Sonra gelsin medya linci, gelsin suç montajları, gelsin “önce içeri alalım, sonra bakarız” hukuku…
Muhalefetin Tarihi Sahte (!) Direnişi: Şerh Koyduk, Yetti Bize
Bu yasa karşısında milletvekilleri ne yaptı dersiniz?
“İtiraz ediyoruz” dediler.
Bu kadar.
Yasaya şerh koydular. Meclisi terk etmek yok. Oturma eylemi yok. Kamuoyu bilgilendirme yok. Hatta çoğu vatandaş, hala böyle bir yasanın gündeme geldiğinden bile habersiz. Çünkü ekranlarda hâlâ aynı şeyler: diziler, yarışmalar, yapay krizler.
Bir yasa düşünün:
Bir kişinin kararıyla, milyonlarca insanın cihazı gözetlenebiliyor.
Ve o kişi, halk tarafından seçilmemiş bir bürokrat.
Adı: Siber Güvenlik Başkanı.
Yetkisi: Sonsuz.
Kontrolü: Sıfır.
2025: Dijital Darbe Başladı, Hepimiz Rehineyiz
Bu yasa, yalnızca bir güvenlik meselesi değil. Bu bir rejim meselesidir.
Bu yasa, anayasanın temel hak ve özgürlüklerini fiilen ortadan kaldıran bir dijital darbe belgesidir.
Ve bu darbede tanklar sokakta değil. Bu sefer tank, cebinizdeki telefonda.
Kendinizi şimdiden suçsuz ama tutsak bir geleceğe hazırlayın.
– Telegram grubundaki bir mesaj,
– WhatsApp’taki bir espri,
– Arama geçmişinizdeki bir kelime,
– Twitter’da beğendiğiniz bir gönderi,
hepsi bir gün sorgusuz sualsiz evinizi bastırmaya yetebilir.
Sonuç: Bu Yasa Durmazsa Hiçbirimiz Güvende Değiliz
Bu yasa, sadece bir grup insanı hedef almıyor.
Bu yasa; muhalifi, tarafsızı, apolitiği, gazeteciyi, akademisyeni, memuru, öğrenciyi kapsayan, toplumun tamamına bir gözetim kelepçesi takan bir sistemdir.
Ve artık o kelepçe görünmez.
Bu yasa yürürlüğe girerse, bir sabah uyanırsınız ve telefonunuz yok.
Sadece telefonunuz değil, özgürlüğünüz de gitmiş.
Bu yüzden herkesin ayağa kalkması gerekiyor.
Bugün dijital verileriniz, yarın kişiliğiniz, sonra hayatınız gasp edilir.
Burası hâlâ bir hukuk devleti ise, bu yasanın meclisten geçmemesi gerekir.
Geçerse, hepimiz gözetlenen, denetlenen ve istenirse hedefe konulan bireyler haline geliriz.
Unutmayın:
Siber güvenlik kılıfıyla gelen bu yasa, güvenlik değil; total kontrol yasasıdır.
Bu bir devrim değil.
Bu açık ve net bir dijital darbedir.