Dijitalleşme ile birlikte gazetecilik hem hız kazanmış hem de daha geniş kitlelere ulaşma potansiyeli elde etmiştir. Ancak bu dönüşüm, beraberinde önemli etik sorunları da getirmiştir. İnternet gazeteciliğinin yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle intihal, kaynak belirtmeme, yazı içeriklerini izinsiz kopyalama ve yayın zamanı manipülasyonu gibi etik dışı uygulamalar artış göstermektedir. Türkiye’de bazı dijital medya organları arasında rekabetin, mesleki etik sınırlarını aşarak sistematik içerik hırsızlığına dönüştüğü örnekler görülmektedir.
1. Dijital Yayıncılıkta Etik Sorunlar: Tanımlar ve Kapsam
Gazetecilik etiği, haberin gerçeğe uygunluğu, kaynak güvenilirliği, tarafsızlık ve kamu yararı ilkeleri etrafında şekillenir (Kovach & Rosenstiel, 2014). Ancak Türkiye’de birçok dijital medya kuruluşu bu ilkeleri göz ardı ederek, özellikle rakip yayın organlarının içeriklerini referans vermeden yeniden düzenleyip yayımlamakta ve bu tür yazıları farklı yazar isimleriyle sunmaktadır.
İnternet ortamında yapılan bu tür içerik hırsızlıkları, Basın Meslek İlkeleri’ne (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 2024) açıkça aykırıdır. Etik dışı davranış, sadece kaynak göstermeme değil, aynı zamanda kamuoyunun yanıltılmasına da neden olmaktadır. Ayrıca bu tür içeriklerin sosyal medya üzerinden “ilk kez biz yazdık” gibi ifadelerle servis edilmesi, kamuoyunda algı yönetimine neden olmaktadır.
2. Yayın Tarihi Üzerinde Manipülasyon: Dijital Ahlaksızlığın Yeni Boyutu
Son yıllarda dikkat çeken bir diğer etik dışı uygulama ise, yayınlanan bir yazının tarih ve saat bilgilerinin geriye alınarak yayımlanmasıdır. Örneğin, bir yazar özgün bir konuda kapsamlı bir analiz kaleme aldıktan sonra, rakip bir medya kuruluşu neredeyse aynı içerikte bir yazıyı farklı bir yazara hazırlatmakta ve dijital yayın tarihini bir gün önceye ayarlamaktadır. Böylece kamuoyuna o yazının ilk kez kendileri tarafından kaleme alındığı algısı yaratılmaktadır.
Bu tür zaman manipülasyonları, teknik olarak içerik yönetim sistemleri (CMS) üzerinden kolayca yapılabilmekte, ancak bu işlem dijital izler üzerinden de tespit edilebilmektedir. TCK madde 244 kapsamında değerlendirildiğinde, bu tür eylemler “bilişim sistemine müdahale” suçu kapsamına da girebilir (Yılmaz, 2022). Aynı zamanda Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre (5846 sayılı Kanun, md. 71) bir eserin bütünlüğünü bozmak veya eseri izinsiz şekilde yeniden üretmek cezai sorumluluk doğurmaktadır.
3. Fikrî Mülkiyet ve İntihal: Hukuki Çerçeve
İntihal, akademik ve mesleki anlamda en ağır etik ihlallerden biridir. Dijital medyada, bir yazının küçük değişikliklerle kopyalanarak yayımlanması ya da başka bir isme atfedilmesi de intihal kapsamında değerlendirilmelidir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre her özgün yazı bir “eser” olarak korunur ve izinsiz alıntı yapılamaz (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2023).
Yargıtay içtihatlarında da, intihal yapılan eserlerde şekilsel farkların veya başlık değişikliklerinin, ihlali ortadan kaldırmadığı ifade edilmektedir (Yargıtay 11. HD, 2019/2743 E. 2020/1427 K.). Dolayısıyla dijital ortamlarda yapılan “yeniden yazım” ve zaman öne çekme uygulamaları yalnızca etik değil, aynı zamanda açıkça hukuka aykırıdır.
4. Sahte Muhalefet: İktidar Destekli Medyanın Çift Taraflı Rolü
Bazı medya kuruluşları kendilerini muhalif kimlikle lanse etse de, içerik tercihleri ve yayın politikaları iktidar yanlısı bir çizgide şekillenmektedir. Bu tür yayın organları, gerçek muhalif yazarlara ve bağımsız gazetecilere ait içerikleri ya yayımlamamakta ya da bu içerikleri intihal ederek itibarsızlaştırmaktadır.
Gerçekte bu yayın organlarının muhalif söylemleri yalnızca vitrin görevi görmektedir. Bu kurumlar, özgün haber ve analizleri sansürlerken, aynı zamanda “önce biz yazdık” şeklinde dijital manipülasyonlara başvurarak hem fikrî haklara hem de gazetecilik etiğine zarar vermektedir. Bu tür medya yapıları, medya çoğulculuğunu zedeleyen sahte muhaliflik stratejileriyle kamusal alanı kirletmektedir (Çoban, 2021).
5. Önleyici ve Hukuki Yaptırımlar: Neler Yapılmalı?
Dijital içerik sahteciliği ve intihalin önlenebilmesi için hukuki ve kurumsal düzeyde bazı düzenlemeler zorunludur:
1. Dijital Şeffaflık: Yayın tarihi, son düzenleme saati ve kullanıcı müdahaleleri gibi log verileri şeffaf biçimde erişilebilir olmalıdır.
2. Etik Denetim Kurulları: Basın meslek kuruluşları, dijital gazetecilik alanında etik denetim komisyonları kurarak bu tür vakaları raporlamalıdır.
3. Yaptırım Mekanizmaları: İntihal ve dijital manipülasyon tespit edilen medya organlarına idari para cezası ve yayın durdurma gibi yaptırımlar uygulanmalıdır.
4. Kamu Teşhiri: Özellikle sistematik olarak intihal yapan ve zamanı manipüle eden medya organları kamuoyuna duyurulmalı, bu tür uygulamalar medya okuryazarlığı eğitiminin bir parçası hâline getirilmelidir.
Sonuç
Dijital yayıncılık, haberin hızla dolaşıma girmesini sağlarken, aynı zamanda içerik üreticileri için ciddi etik ve hukuki riskler de doğurmaktadır. Yayın tarihini manipüle eden, rakip yazıları intihal eden ve kaynak göstermeden içerik yayımlayan medya organları, hem kamusal bilgi düzenini hem de basın özgürlüğünü zedelemektedir.
Bu durumun önüne geçilebilmesi için hem mevzuat hem de meslek örgütleri düzeyinde düzenlemelere ve denetime ihtiyaç vardır. Aksi hâlde etik dışı medya pratikleri, sadece gazeteciliğin değil, kamusal aklın da çöküşüne zemin hazırlayacaktır.
Kaynakça
• Çoban, S. (2021). Medya ve İktidar İlişkileri. İstanbul: Alfa Yayıncılık.
• Kovach, B., & Rosenstiel, T. (2014). The Elements of Journalism: What Newspeople Should Know and the Public Should Expect (3rd ed.). New York: Three Rivers Press.
• T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. (2023). 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu.
• Türkiye Gazeteciler Cemiyeti. (2024). Basın Meslek İlkeleri. https://www.tgc.org.tr
• Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2019/2743 E., 2020/1427 K.
• Yılmaz, M. (2022). Bilişim Suçları ve Ceza Hukuku Açısından Değerlendirme. Adalet Dergisi, 48(2), 131–158.