Ünitercilik Türkiye İçin Gerekli ve Genetiktir ve Siyasal Açıdan Üniter Devlet Yapısının Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Kurucu Rolü

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal ve toplumsal yapısı bağlamında üniter devlet sisteminin tarihsel, sosyolojik ve kurucu bir nitelik taşıdığı bir olgudur. Üniter yapının yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda toplumsal bütünlüğün genetik kodu olduğu tezinden yola çıkılarak; federatif sistem taleplerinin, Türkiye’nin tarihsel mirası, sosyolojik yapısı ve jeopolitik konumu açısından neden riskli olduğu ortadadır. Ünitercilik, Türkiye için tercihten öte kurucu bir zorunluluk ve koruyucu bir refleks olarak ele alınmalı ve savunulmalıdır.Tartışma mevzusu asla yapılmamalıdır.

1. Üniterlik Ne Sadece Teknik Ne Sadece İdeolojik Bir Tercihtir

Bir devletin yapısı “üniter” mi olacak, yoksa “federal” mi? Bu soru bazı ülkeler için teknik bir yönetsel tercihtir. Ancak Türkiye için mesele, yalnızca idari organizasyon değil; tarihsel kader ve toplumsal bütünlük sorunudur. Türkiye’nin üniter yapısı, Cumhuriyet’in kurucu kodlarından biridir; “genetik”tir çünkü varoluşsal deneyimlerle şekillenmiştir. Osmanlı’dan kalan çok-etnili yapının dağılması ve Sevr tehdidi, bu genetik mirasın doğum sancısıdır.

2. Tarihsel Temel: Sevr Sendromundan Lozan Üniterliğine

Türkiye’nin üniter devlet yapısı, rastlantı değil, bir anti-Sevr refleksidir.1920’de Sevr Antlaşması’nın sunduğu “özerk bölge, etnik federasyon, manda yönetimi” gibi modeller; Anadolu halkı için parçalanma ve yok oluşun reçetesiydi. Buna karşılık,  1924 Anayasası, Türkiye Cumhuriyeti’ni tekil egemenliğe dayalı bir üniter devlet olarak tanımladı. 1924 Anayasası 1. maddesi: “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.” Bu cümle, halk egemenliği kadar toprak bütünlüğünün de manifestosudur.

3. Sosyolojik Boyut: Türkiye’nin Etnik Mozaiği ve Üniterlik

Türkiye, Avrupa’daki ulus-devlet modellerinden farklı olarak monolitik değil, mozaik bir toplumsal yapıya sahiptir. Bu mozaik yapı, federalizm gibi etnik temelli yönetsel sistemlerde gerilim ve ayrışma üretme potansiyeline sahiptir.Türkiye’de birden fazla etnik grup vardır ama bu gruplar coğrafi olarak karışık, kültürel olarak birleşik yaşar. Federal yapılar, bu çeşitliliği bir arada tutmak yerine sınır çizmeye, kimlikleri kurumsallaştırmaya meyillidir. Üniter yapı, bu nedenle Türkiye için “bütünlüğü koruyan tek çimento”dur. Aksi durumda, mozaik dağılır, yerini parçalı kimliklere bırakır.

4. Siyasi Gerekçeler: Üniterlik Demokratikleşmenin Engeli Değil, Zeminidir

Birçok çevre, üniter yapının “demokratikleşmenin önünde engel” olduğunu iddia etmektedir. Oysa bu, bir yanılgıdır. Sorun, üniterlik değil; üniter yapının çoğulcu bir biçimde işletilmemesidir. Üniter sistem içinde:Yerel yönetimlere yetki devri yapılabilir (ama egemenlik devri yapılamaz), Katılımcı demokrasi geliştirilebilir, Kültürel haklar korunabilir. Ancak federal bir yapıya geçilmesi, bu hakları garanti etmez; aksine ülkeyi etnik fay hatlarına böler.

5. Jeopolitik Boyut: Türkiye’nin Coğrafyası Üniterliği Mecbur Kılar

Türkiye’nin bulunduğu coğrafya; Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu arasında kırılgan ve savaşlarla örülü bir bölgedir. Bu bölgede etnik ya da mezhepsel temelli federasyonlar ya kısa ömürlü olmuş, ya da iç savaşlara yol açmıştır: Lübnan, Irak, Yugoslavya örnekleri ibret niteliğindedir. Türkiye, üniter yapısıyla bu coğrafyada istikrar adası olabilmişse, bu onun kurumsal birliğindendir.

6. Üniter Yapının Genetik Boyutu: Kurucu İrade ve Siyasal Refleks

“Genetik” benzetmesi, burada mecaz değil, tarihsel bir içgörüdür. Türkiye’de ünitercilik; sadece bir anayasal hüküm değil, bir toplumsal içgüdüdür. Kurtuluş Savaşı, birliğe karşı bölünmeye karşı yapılmıştır. Cumhuriyet, merkezi bir iradenin halkla bütünleşmesiyle doğmuştur. Anayasa Mahkemesi, siyasal partiler kapatıldığında bile “üniter yapıya tehdit” gerekçesini temel almıştır. Üniterlik, kurucu bir kod olduğu için sadece korunması gereken değil, sürekli olarak yeniden üretilmesi gereken bir değerdir.

7. Sonuç: Ünitercilik Türkiye’nin Sigortasıdır

Türkiye’nin üniter yapısı, günümüz siyasal tartışmalarında sıradan bir yönetim biçimi gibi ele alınmamalıdır. O, bir tercih değil; tarihsel bir zorunluluk, toplumsal bir gereklilik ve jeopolitik bir sigortadır. Üniterlik giderse, sadece yönetim sistemi değil; cumhuriyetin harcı, halkın birliği, geleceğin umudu da dağılır. Bu nedenle, Türkiye’de üniter yapıya sahip çıkmak; sadece devletçiliğe değil, halkçılığa, cumhuriyetçiliğe ve birlikte yaşama ülküsüne sahip çıkmaktır.

Kaynakça (Temsili)

• Zürcher, E. J. (2004). Modernleşen Türkiye’nin Tarihi.

• Kili, S. (2005). Atatürk Devrimi ve İdeolojisi.

• Gülalp, H. (2012). Türkiye’de Etnik Kimlik ve Devlet.

• Smith, A. D. (1986). The Ethnic Origins of Nations.

• Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1921, 1924, 1982)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir