Aktivistler İsrail’de Suların Paylaşımını Tartışmaya Açıyor

Kopenhag, 2 Ağustos

Batı Şeria ve Gazze’de suyun eşitsiz dağılımına karşı yerli ve uluslararası aktivistler protestolar düzenlemeye devam ediyor.

İsrail’in Filistin topraklarında su kaynaklarını tek taraflı olarak kontrol ettiği ve dağılımda ciddi eşitsizlikler yaşandığı gerekçesiyle, hem yerel halktan hem de yurtdışından gelen aktivistler çeşitli kampanyalarla seslerini duyurmaya çalışıyor. EcoPeace Middle East gibi çevre örgütleri, İsrailli, Filistinli ve Ürdünlü çevrecileri bir araya getirerek su adaleti talep eden barışçıl girişimlerde bulunuyor. ABD’de Boston ve Milwaukee gibi kentlerde ise İsrail-Amerika işbirliklerine karşı gösteriler düzenleniyor ve “Water apartheid” (su ayrımcılığı) söylemiyle dikkat çekici açıklamalar yapılıyor.

Batı Şeria’da yer alan Dağ Akiferi’nden elde edilen yıllık yaklaşık 400 milyon metreküp suyun %86’sı İsrail tarafından kullanılırken, yalnızca %14’ü Filistin tarafına veriliyor. Bu oran, hem içme suyu hem de tarım sulaması açısından Filistinli köyler ve kentler için büyük bir kriz anlamına geliyor. Gazze’de ise yeraltı suları aşırı tüketim ve altyapı yetersizliği nedeniyle tuzlanmış durumda. Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, Gazze’de halkın %95’inden fazlası temiz içme suyuna düzenli olarak erişemiyor.

Sivil toplum cephesinde özellikle EcoPeace’in kurucularından İsrailli çevre aktivisti Gidon Bromberg, ortak çevre sorunlarının çatışmaları aşan işbirlikleri yaratabileceğini savunuyor. “Hayatta kalmak için suya ihtiyacımız var. Ama barış olmadan suyu adil paylaşamayız,” sözleriyle özetlenen bu yaklaşım, hem çevre hem de insan hakları savunucularının desteğini kazanmış durumda.

Diğer yandan, Water Justice in Palestine ve benzeri organizasyonlar, İsrail’in özellikle yerleşim bölgelerinde uyguladığı su politikalarının, Filistinli köylerin susuz bırakılmasına neden olduğunu öne sürüyor. Bu gruplar, Filistinlilerin kuyular açmasına, su şebekesi kurmasına ya da tankerle su taşımasına bile zaman zaman izin verilmediğini belgeleriyle ortaya koyuyor.

İsrail’de faaliyet gösteren çevreci kuruluşlar da hükümetin su politikalarına eleştiriler yöneltiyor. Zalul ve Nature Protection Society gibi dernekler, özellikle nehirlerin ve kıyı ekosistemlerinin zarar gördüğünü ve yer altı sularının aşırı çekildiğini vurguluyor. Kanalizasyon sularının arıtılmadan doğaya bırakıldığına dair raporlar kamuoyunun gündeminde yer almaya devam ediyor.

Kaynak:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir