Türkiye’nin Sessizliği Sona Ermeli: Gazze ile İsrail Arasında Tampon Bölge Kurulmalı

Kopenhag, 31 Ağustos

Sembolik kınamalar yetmez; somut adımlar ve tüm ilişkilerin askıya alınması zamanı

İsrail’in Saldırıları Karşısında Türkiye Ne Yapıyor?

İsrail, Netanyahu yönetiminde Gazze ve Filistin’de sohkırım ve insanlık suçları işlemeye devam ediyor. Çocuklar  dahil siviller aç bırakılırken ve öldürülürken, Türkiye hâlâ  her hangi bir  derneğin yayınlayabileceği gibi yalnızca kınama mesajları yayınlıyor, bildirgeler hazırlıyor. İç kamuoyunu sakinleştiren bu adımlar, uluslararası hukuk ve vicdan karşısında hiçbir değer taşımıyor. Artık sembolik adımlar yeterli değil.

Ekonomi ve Stratejinin Gölgesinde Vicdan

Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri sadece diplomatik nezaket üzerine kurulu değil. Bakü-Ceyhan petrol hattı, savunma ve istihbarat teknolojileri, ticari anlaşmalar ve askeri iş birlikleri, hükümetin radikal adımlar atmasını engelliyor.

Oysa artık zamanı geldi: tüm ekonomik, siyasi, diplomatik, istihbari ve askeri ilişkiler kesilmeli, büyükelçilikler karşılıklı boşaltılmalıdır.

Gerçek soru: Halkın vicdanı bu sembolik kınamalarla tatmin olur mu? Hayır.

Gazze ile İsrail Arasında Tampon Bölge

Türkiye’nin yapabileceği en etkili adım, Gazze ile İsrail arasında tampon bölge oluşturmak üzere savaş gemileriyle bölgeye girmektir.

Bu adımın hukuki meşruiyeti:

• Türkiye’nin Filistin devletini tanıması

• Gazze halkının resmi daveti

• BM yasaları çerçevesinde hareket edilmesi

Tampon bölge, sivillerin güvenliğini sağlayacak, insani yardımların geçişini kolaylaştıracak bir alan olarak işlev görecektir.

BM Hukuku ve Meşruiyet

• BM Güvenlik Konseyi Kararları: Sivillerin korunması ve insani yardımın sağlanması için geçici önlemler alınabilir.

• Uluslararası İnsan Hakları Hukuku: Sivillerin korunması, savaş hukukunun temel prensiplerindendir.

• Filistin Devleti ve Gazze Halkının Rızası: Müdahalenin hukuki meşruiyeti burada sağlanır.

Bu adımlar aynı zamanda Türkiye’nin diplomatik, ekonomik ve askeri ilişkileri askıya almasını da meşrulaştırır; çünkü tampon bölge kurulumu, barış ve sivillerin korunması için hayati öneme sahiptir.

Sembolik Politikaların Sonuçsuzluğu

İç kamuoyuna yönelik kınamalar ve bildirgeler sadece kısa süreli tatmin sağlar. Gerçek politika, görünmeyen fakat etkili adımlarla yürütülür. Türkiye’nin mevcut durumu, çıkarlar ve vicdan arasındaki çelişkinin en bariz örneğidir.

Türkiye’nin savaş gemileriyle Gazzeye gidip, başka ülkelerlede bir koalisyon oluşturup İsrail ve Filistin arasına bir tampon bölge oluşturması, Türkiye’nin askeri ve diplomatik kapasitesini gösterecek ve İsrail’e güçlü mesaj gönderecektir. Artık rol yapmak, sembolik adımlar atmak yetmez.

Tarihsel Örnekler

• Bosna-Hersek (1990’lar): BM “safe zones” ile sivillerin güvenliği  geçte olsa  sağlanmıştı.

. Doğu Timor (1999): Endonezya’dan bağımsızlığını kazanan Doğu Timor’da, sivillerin korunması ve istikrarlı geçişin sağlanması amacıyla BM ve uluslararası güçler tampon bölgeler kurdu. Bu alanlar, sivillerin güvenliğini sağladı ve insani yardımların ulaşmasını kolaylaştırdı.

. Sierra Leone (1997-2002): İç savaş sırasında BM ve Afrika Birliği güçleri, çatışma bölgelerinde tampon alanlar oluşturarak sivillerin insani yardım operasyonlarını güvenli hâle getirdi.

Türkiye, Gazze’de benzer bir mekanizmayı hayata geçirerek hem bölgesel liderliğini gösterebilir hem de sivillerin hayatını koruyabilir.

Türkiye’nin Ahlaki ve Stratejik Sorumluluğu

Türkiye, diplomatik temkinle hareket ederek hem tarih önünde hem de halkın vicdanında sorumluluğunu yerine getiremiyor. İnsan hakları ihlalleri karşısında somut ve caydırıcı adımlar atılmazsa, sembolik tepkiler sadece PR niteliğinde kalır.

Atılması gereken adımlar:

• Büyükelçiyi geri çağırmak ve büyükelçiliği boşaltmak

• Tüm ekonomik, siyasi, diplomatik, istihbari ve askeri ilişkileri kesmek

• İsrail’i tanımayı askıya almak

• Gazze ile İsrail arasında tampon bölge kurmak

Meşruiyet, Filistin devleti ve Gazze halkının resmi talebi ile sağlanır.

Artık Rol Yapma Zamanı Geçti

Türkiye’nin dış politikası, çıkar ve pragmatizm kalkanının arkasına gizlenmiş bir vicdansızlık pratiğine dönüşmüş durumda.

Soru: Türkiye vicdanını mı yoksa çıkarlarını mı koruyacak?

Eğer hükümet gerçekten stratejik ve ahlaki bir vizyona sahip olsaydı, bugün Gazze ile İsrail arasında savaş gemileri ile tampon bölge kurulmuş, tüm ilişkiler askıya alınmış ve Filistin devleti ile Gazze halkının resmi talebi doğrultusunda BM yasalarına dayanarak siviller korunuyor olurdu.

Rol yapmak artık yeterli değil. Türkiye’nin hem tarih önünde hem vicdan nezdinde itibar kazanması, somut, cesur ve halkın rızasına dayalı eylemlerle mümkün olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir