Aziz Nesin (1915–1995): Aklın, Mizahın ve Vicdanın Yazarı

6 Temmuz – Gerçek adıyla Mehmet Nusret Nesin, 20 Aralık 1915’te İstanbul Heybeliada’da dünyaya geldi. Hayatın zorluklarıyla küçük yaşta tanıştı; yoksulluğun, eşitsizliğin, cehaletin gölgesinde geçen çocukluk yılları, onun kaleminde ileride bir halk vicdanına dönüşecek satırların temelini attı.

Eğitimi ve Meslek Hayatı

Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulu’ndan mezun oldu. Askeriyede subay olarak görev yaptı. Ancak düşüncelerini açıkça ifade ettiği için bu görevden uzaklaştırıldı. Sonrasında yazarlığa ve gazeteciliğe yöneldi. Bu alanda da mizahı bir silah gibi kullanarak, hem sistemin çarpıklıklarını hem de halkın içine itildiği umutsuzlukları dile getirdi.

İdeolojisi ve Mücadele Alanları

Aziz Nesin, yaşamı boyunca laikliğin, bilimin, aklın ve halkın yanında oldu. Keskin bir eleştirel akla sahipti. Sosyalist düşünceye yakın bir çizgide durdu; ancak hiçbir zaman dogmalara boyun eğmedi. Dinin siyasete alet edilmesine, halkın sömürülmesine, cehaletin kutsanmasına karşı dimdik durdu. Bu yüzden hem çok sevildi hem de çok hedef gösterildi.

Kurduğu Nesin Vakfı ile, eğitimde fırsat eşitliği sağlamak için büyük çabalar gösterdi. Yüzlerce çocuğun hayatına dokundu. “Ben çocuklara bırakacağım en değerli miras, onlara okuyabilecekleri bir hayat sunmaktır,” diyerek vakfını yaşamının en büyük eseri saydı.

Eserleri

Aziz Nesin, yüzlerce hikâye, roman, tiyatro oyunu ve köşe yazısıyla Türk edebiyatının en üretken yazarlarından biri oldu. Eserlerinde sade bir dili ve yıkıcı bir mizahı ustalıkla kullanarak toplumun çelişkilerini, ikiyüzlülüğünü, adaletsizliklerini gözler önüne serdi.

Bazı önemli eserleri:

  • Zübük
  • Gol Kralı Sait Hopsait
  • Şimdiki Çocuklar Harika
  • Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
  • Bir Sürgünün Hatıraları
  • Tatlı Betüş
  • Azizname
  • Sosyalizm Geliyor Savulun
  • Autopsie d’un mensonge (Bir Yalanın Otopsisi – Fransızca yayımlandı)

Madımak Katliamı ve Hayatına Kastedilmesi

2 Temmuz 1993’te Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne onur konuğu olarak katıldı. Ancak gerici kışkırtmalarla ayaklanan kalabalık, şenliğe katılan yazar, sanatçı ve aydınların bulunduğu Madımak Oteli’ni ateşe verdi.

Bu korkunç saldırıda 33 aydın, 2 otel çalışanı ve 2 saldırgan hayatını kaybetti. Aziz Nesin, odasında saklanarak ve otelin çatısına çıkarak kurtulmayı başardı. Olaydan sonra hedef gösterilmeye devam etti. Ona göre bu saldırı sadece kendisine değil, laik Türkiye’ye, özgür düşünceye ve insanlığa yapılmış bir saldırıydı.

Saldırıdan sonra bile geri adım atmadı, fikirlerini cesurca ifade etmeye devam etti. “Ben yanmasaydım, bu halk daha çok yanardı,” demişti. O gün orada ölmedi ama ruhunda derin bir yara taşıdı.

Vefatı ve Mirası

6 Temmuz 1995’te, Çeşme’deki bir etkinlik dönüşü geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda etti. Vasiyeti üzerine, “öldükten sonra adım kullanılarak hiçbir yere ad verilmesin” dedi. Ancak Türk halkının belleğinde adı, sadece bir caddeye, okula ya da kütüphaneye değil, özgürlük, hakikat ve mizah kavramlarına kazındı.

Son Söz

Aziz Nesin, Türk aydınının yüz akıdır. Onu sadece kitaplarının sayfalarında değil, adaletin, laikliğin ve aklın savunulduğu her cümlede bulmak mümkündür. Onun bıraktığı miras, sadece yazdıkları değil; aynı zamanda eğitimi destekleyen kurumlar, düşünce özgürlüğüne açtığı yollar ve korkusuzca savunduğu fikirlerdir.

Aziz Nesin’i saygı, özlem ve hayranlıkla anıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir