Bu Dünyada Bir Dikili Ağacım Olsun

Anadolu’nun unutulmuş bir geleneğiyle yeniden kök salmak

Anadolu topraklarında, insanın dünyaya gelişi kadar, toprağa kök salışı da kutsaldı. Her doğan çocuk, bazen bir ağacın gölgesine yazılır, bazen de mezarlık başında büyüyen bir serviyle sonsuzluğa uğurlanırdı. Kimi zaman da türbelerin etrafında dualar bezlere bağlanır, bir ağaca iliştirilerek göğe salınırdı dilekler.

“Bu dünyada bir dikili ağacım yok” sözü, işte bu unutulmuş gelenekten kalan bir iç geçirme olabilir. Anadolu’da geçmişte doğan çocuklar adına ağaç dikildiğine dair yerel örnekler bulunsa da, bu gelenek zamanla görünmezleşti. Oysa ağaç dikmek, yalnızca doğaya değil, aynı zamanda geleceğe bir imzadır.

Bugün hâlâ Elazığ, Sivas, Tunceli, Malatya gibi bazı yörelerde türbe etraflarında dilek ağaçları yaşatılıyor. Halk, özellikle çocuk sahibi olmak, şifa bulmak veya bir evlat için dua etmek amacıyla kutsal kabul edilen bu ağaçlara bezler bağlıyor. Bu kültürel pratik, ağacı hem yaşamın hem de inancın bir taşıyıcısı haline getiriyor.

Benim de bir dileğim var.

Ben de istedim ki bu dünyada bir dikili ağacım olsun. Bir ziraat mühendisi dostum, adım adına toprakla buluşturulacak bir meyve ağacını dikecek. Belki kayısı, belki badem… Gölgesinde başka bir çocuk oynar mı, bilinmez. Ama ben, geçmişin sessiz geleneklerinden birine bir selam göndermiş olacağım.

Bu ağaç benim için sadece bir fidan değil; unutulmuş bir geleneğin yeniden yeşermesi, modern hayatın ortasında geçmişe bir bağ, geleceğe bir nefes olacak.

Ve artık biliyorum:

Bu dünyada bir dikili ağacım olacak 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir