Kopenhag, 21 Ağustos
Türkiye Cumhuriyeti’nin sembolleri, yalnızca devletin bağımsızlığını değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel köklerini de temsil etmektedir. Bu semboller içerisinde Cumhurbaşkanlığı forsu, hem biçimsel hem de içeriksel açıdan özel bir öneme sahiptir. Ortasında yer alan güneş, Türkiye Cumhuriyeti’ni; etrafındaki yıldızlar ise Türk milletinin tarih boyunca kurduğu büyük devletleri temsil etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat tasarladığı bu fors, 1923’ten itibaren devletin sürekliliğini ve köklü geçmişini simgeleyen bir anlam taşımıştır.
Cumhurbaşkanlığı Forsu’nun ilk tasarımında, ortadaki güneşi çevreleyen 20 yıldız bulunmaktadır. Bu yıldızların her biri, Türk tarihinin farklı dönemlerinde kurulmuş 20 büyük Türk devletini temsil etmektedir. Söz konusu devletler şu şekilde sıralanmaktadır:
1. Büyük Hun İmparatorluğu
2. Batı Hun İmparatorluğu
3. Avrupa Hun İmparatorluğu
4. Ak Hun (Eftalit) İmparatorluğu
5. Göktürk Kağanlığı
6. Avar Kağanlığı
7. Hazar Kağanlığı
8. Uygur Kağanlığı
9. Karahanlı Devleti
10. Gazne Devleti
11. Büyük Selçuklu İmparatorluğu
12. Harzemşahlar Devleti
13. Altın Orda Devleti
14. Timur İmparatorluğu
15. Babür İmparatorluğu
16. Osmanlı İmparatorluğu
17. Safevi Devleti
18. Memlükler Devleti
19. Karakoyunlu Devleti
20. Akkoyunlu Devleti
Bu tablo, Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihsel vizyonunun ne kadar kapsayıcı olduğunu göstermektedir. Çünkü yalnızca Sünni gelenekli imparatorluklar değil, aynı zamanda Alevi-Kızılbaş kültürünü yansıtan Safeviler, Akkoyunlular, Karakoyunlular ve Memlükler de bu bütünün bir parçası olarak değerlendirilmiştir.
Forsun böyle bir anlayışla şekillendirilmiş olması, Türk tarihini yalnızca tek bir mezhep ya da siyasi gelenek üzerinden değil, çok katmanlı ve çeşitliliğe dayalı bir miras olarak ele alındığını ortaya koymaktadır. Ancak 1959 yılında Demokrat Parti hükümeti döneminde yıldız sayısının 20’den 16’ya düşürülmesi, bu kapsayıcı perspektifi bozmuş ve özellikle adı geçen dört devletin dışarıda bırakılmasına yol açmıştır.
Bu değişiklik, tarihsel bağlamın ötesinde, mezhep temelli ayrımcılık tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Zira çıkarılan devletlerin ortak özelliği, Alevi-Kızılbaş geleneğine bağlı olmalarıdır. Bu durum, Cumhuriyet’in laiklik ve kapsayıcılık ilkesiyle çelişen bir adım olarak değerlendirilmiştir. Bu makalede söz konusu değişiklik; antropolojik, sosyolojik, siyaset bilimi ve kültürel perspektiflerden incelenecek ve forsun yeniden 20 yıldızlı hâline döndürülmesi gerektiği ileri sürülecektir.
1. Semboller ve Antropolojik Bağlamı
Antropoloji, toplumların semboller üzerinden nasıl bir kimlik ve aidiyet geliştirdiğini açıklayan önemli bir disiplindir. Victor Turner ve Clifford Geertz’in sembolik antropoloji çalışmaları, sembollerin toplumsal hafızanın taşıyıcısı olduğunu göstermektedir. Cumhurbaşkanlığı forsu da bu bağlamda, Türk toplumunun tarihsel ve kültürel birikimini somutlaştıran bir semboldür. Ortadaki güneş, sürekliliği ve ölümsüzlüğü simgelerken; yıldızlar, Türklerin tarih boyunca kurdukları devletlerin canlı hafızasını temsil etmektedir.
Güneş ve yıldız motifleri, Türk kültür tarihinde köklü bir geçmişe sahiptir. Orhun Yazıtları’ndan Selçuklu ve Osmanlı mimarisine kadar, bu motifler gökyüzü ile devlet arasındaki bağın bir göstergesi olmuştur. Dolayısıyla Atatürk’ün fors tasarımında bu motifleri kullanması, tesadüfî değil, Türk kültürel mirasına bilinçli bir göndermedir. Antropolojik açıdan bu semboller, halkın zihninde devlet ile kozmik düzen arasındaki ilişkiyi yeniden üretmektedir.
1959 yılında yapılan değişiklik, bu antropolojik bütünlüğü bozmuştur. Yıldız sayısının 20’den 16’ya indirilmesi, yalnızca dört devletin çıkarılması anlamına gelmemekte, aynı zamanda sembolün tarihsel sürekliliğini kesintiye uğratmaktadır. Bu, toplumsal hafızada bir kırılmaya yol açmış ve sembolün kapsayıcı gücünü zayıflatmıştır.
2. Forsun Sosyolojik Önemi
Sosyoloji, toplumsal kimlik ve hafızanın nasıl inşa edildiğini açıklayan önemli kavramlar sunar. Maurice Halbwachs’ın “kolektif hafıza” kavramı, milletlerin ortak geçmişlerini semboller aracılığıyla yaşattığını belirtir. Cumhurbaşkanlığı forsu, bu kolektif hafızanın en güçlü yansımalarından biridir. Çünkü her bir yıldız, yalnızca bir devleti değil, aynı zamanda Türk kimliğinin farklı tarihsel dönemlerini simgeler.
Forsun özgün hâlinde, Alevi, Sünni, göçebe veya yerleşik fark etmeksizin bütün Türk devletleri bir bütün olarak temsil edilmektedir. Bu, sosyolojik açıdan “kapsayıcı ulus inşası”na işaret eder. Atatürk’ün tarih anlayışı da bu doğrultudadır: ayrıştırıcı değil, birleştirici, dışlayıcı değil kapsayıcıdır. Yıldızların 20’den 16’ya düşürülmesi ise bu bütünlük anlayışını bozmuş, sosyolojik açıdan mezhep temelli ayrışma algısı yaratmıştır.
Toplumsal bütünlüğün en önemli şartı, ortak semboller üzerinde uzlaşmadır. Forsun 1959’da değiştirilmesi, Alevi-Bektaşi toplulukları başta olmak üzere birçok grupta “dışlanma” algısına neden olmuştur. Sosyolojik olarak bu durum, “ötekileştirme” sürecine işaret eder. Oysa Cumhuriyet’in sembollerinde ötekileştirmenin değil, bütünleştirmenin olması gerekir.
3. Siyaset Bilimi Perspektifinden Fors
Siyaset bilimi, devlet sembollerini “meşruiyet araçları” olarak ele alır. Max Weber’in meşruiyet tipleri üzerinden bakıldığında, Cumhurbaşkanlığı forsu karizmatik ve tarihsel meşruiyeti aynı anda taşır. Çünkü Atatürk’ün tasarladığı bir sembol olarak, karizmatik liderliğin izini taşırken; tarih boyunca kurulan devletleri temsil ederek tarihsel meşruiyeti de yansıtır.
Demokrat Parti döneminde yapılan değişiklik, siyasal bağlamdan bağımsız değerlendirilemez. 1950’ler, Türkiye’de laiklik tartışmalarının yoğunlaştığı, siyasal iktidarın dini ve mezhepsel duyarlılıkları daha görünür biçimde kullandığı bir dönemdir. 1959’da yıldızların sayısının azaltılması, bu politik atmosferin bir yansıması olarak görülmelidir. Siyaset bilimi perspektifinden bakıldığında bu, sembollerin siyasal araçsallaştırılmasının açık bir örneğidir.
Bu değişiklik aynı zamanda laiklik ilkesine de ters düşmektedir. Çünkü laik devlet anlayışında, semboller mezhepler üstü olmalı; tüm yurttaşları kapsamalıdır. Ancak dört Alevi-Kızılbaş devletin dışlanması, laiklikten sapma olarak yorumlanmıştır. Bu da sembollerin, siyasal iktidarların ideolojik tercihleri doğrultusunda değiştirilemeyeceğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
4. Kültürel Kimlik ve Tarih Anlayışı
Atatürk’ün tarih vizyonu, Türk milletinin köklü geçmişini bütünlüklü bir şekilde yansıtmaktaydı. Cumhurbaşkanlığı forsu üzerindeki 20 yıldızın her biri, yukarıda belirtilen devletlerden birini temsil etmekteydi. Bu devletlerin kapsayıcılığı, Türk tarihinin yalnızca belli bir inanç veya mezhebe dayalı olmadığını, aksine farklı coğrafyalarda, farklı kültürel koşullarda kurulan bütün Türk devletlerinin ulusal hafızaya dahil edildiğini göstermektedir.
Kültürel kimlik, milletlerin tarihsel süreklilik içinde kendilerini tanımlama biçimidir. Atatürk’ün geliştirdiği Türk Tarih Tezi, Türklerin tarih boyunca kurdukları bütün devletleri ortak bir çerçevede değerlendirir. Bu bakış açısı, etnik ve mezhepsel ayrımları aşan bir kapsayıcılığa sahiptir. Cumhurbaşkanlığı forsu da bu tarih anlayışının somut bir ürünü olmuştur.
Safeviler, Akkoyunlular, Karakoyunlular ve Memlükler Türk tarihinin ayrılmaz parçalarıdır. Safeviler, resmi dil olarak Türkçeyi kullanmış; Akkoyunlular ve Karakoyunlular Oğuz boylarının en önemli temsilcileri olmuştur. Memlükler ise Arap coğrafyasında Türk-İslam devlet geleneğini sürdürmüşlerdir. Bu devletleri dışarıda bırakmak, Türk tarihini eksiltmek anlamına gelir.
Kültürel süreklilik açısından bakıldığında, forsun 16 yıldızlı hâli eksik bir temsil sunmaktadır. Bu eksiklik, Türk kimliğinin bütünlüğünü zedelemekte, Alevi-Kızılbaş geleneğini yok saymaktadır. Oysa Atatürk’ün tasarımı, bütün Türk tarihini kapsayan bir kültürel bütünlük anlayışına dayanmaktadır.
5. Mezhepçilik ve Tarihsel Yanlışın Sonuçları
Safeviler ve onların önderi Şah İsmail, yalnızca siyasi bir lider değil, aynı zamanda Türk edebiyatının en önemli şairlerinden biridir. Hatayi mahlasıyla yazdığı şiirler, Alevi-Bektaşi edebiyatının temel taşları arasında yer alır. Dolayısıyla Safevîler’in forstan çıkarılması, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda kültürel bir kayıp anlamına gelir.
1959 değişikliğinin toplumsal algıya etkisi büyüktür. Alevi topluluklar, bu adımı bir dışlanma olarak görmüş, devletin sembollerinde bile ayrımcılığa maruz kaldıkları düşüncesi güçlenmiştir. Bu da mezhepsel ayrışmaları derinleştiren bir unsur olmuştur. Sosyolojik olarak bu durum, devlet ile toplum arasındaki güven ilişkisini zedelemiştir.
Modern Türkiye’nin temel ilkelerinden biri laikliktir. Ancak 1959 değişikliği, mezhepsel bir dışlamayı sembollere yansıtarak laikliğe gölge düşürmüştür. Bu da tarihsel bir hata olarak değerlendirilmelidir. Forsun yeniden 20 yıldızlı hâline döndürülmesi, bu yanlışın düzeltilmesi açısından zorunludur.
6. Karşılaştırmalı Analiz
Dünyada devletler, sembollerini tarihsel bütünlük üzerinden inşa etmektedir. Örneğin ABD bayrağındaki 50 yıldız, eyaletlerin birliğini temsil eder. Rusya’nın çift başlı kartalı, Bizans ve Çarlık mirasını aynı anda simgeler. Çin’in bayrağındaki yıldızlar, toplumun farklı sınıflarını kapsar. Bu örnekler, devlet sembollerinin kapsayıcılık üzerine kurulduğunu göstermektedir.
Türk Cumhurbaşkanlığı forsu ise benzersizdir; çünkü doğrudan devlet geleneğini ve tarihsel sürekliliği temsil eder. Ancak yıldız sayısının 20’den 16’ya düşürülmesi, bu benzersizliği zayıflatmıştır. Eksik bırakılan dört devlet, Türk tarihinin önemli bir parçasıdır ve sembolde yer almaları zorunludur.
Karşılaştırmalı olarak bakıldığında, eksiltme yoluyla sembol değiştirmek, dünyada nadiren görülür. Genellikle devletler, sembollerini genişletir veya günceller. Türkiye’de ise tam tersi yapılmış, sembol daraltılmıştır. Bu, tarihsel hafızada bir eksiklik yaratmaktadır.
7. Çözüm Önerileri
Öncelikle, forsun yeniden Atatürk’ün tasarladığı özgün hâline döndürülmesi gerekmektedir. Bunun için TBMM’de yeni bir yasa teklifi hazırlanmalı ve daha önce Ali Özgündüz’ün 2014’te sunduğu teklif yeniden gündeme alınmalıdır. Bu yasal düzenleme, tarihsel adaletin sağlanması açısından önemlidir.
İkinci olarak, akademik kurumların bu konuyu bilimsel belgelerle ortaya koyması gereklidir. Türk Tarih Kurumu, üniversiteler ve araştırmacılar, 1959’daki değişikliğin belgelerini incelemeli ve kamuoyunu bilgilendirmelidir. Böylece tartışmalar spekülasyonlardan arındırılacaktır.
Son olarak, sembollerin toplumsal barışa hizmet etmesi gerektiği unutulmamalıdır. Cumhurbaşkanlığı forsu, bütün Türk milletini temsil etmelidir. Mezhep ayrımcılığının sembollere yansıması, toplumsal bütünlüğü zedeleyen bir durumdur. Atatürk’ün kapsayıcı anlayışına dönmek, bu açıdan da elzemdir.
Sonuç
Cumhurbaşkanlığı forsu, yalnızca bir devlet bayrağı değil, Türk milletinin tarihsel hafızasının bir simgesidir. Atatürk’ün tasarladığı hâlinde 20 yıldız, Türklerin tarih boyunca kurduğu bütün büyük devletleri kapsıyordu. Ancak 1959’da Demokrat Parti hükümeti döneminde, Celal Bayar ve Adnan Menderes’in iktidarında yıldızların sayısı 16’ya düşürülmüş ve özellikle Alevi-Kızılbaş kimliğiyle öne çıkan dört devlet dışlanmıştır.
Bu değişiklik, tarihsel gerçeklikle bağdaşmamakta, mezhep temelli bir dışlama olarak sembollere yansımaktadır. Antropolojik, sosyolojik, siyasal bilimler ve kültürel açıdan bu durum, kolektif hafızada bir kırılma yaratmış, laiklik ve kapsayıcılık ilkesiyle çelişmiştir.
Dolayısıyla yapılması gereken, forsun yeniden 20 yıldızlı hâline döndürülmesidir. Bu yalnızca bir sembol değişikliği değil, aynı zamanda tarihsel adaletin sağlanması, toplumsal barışın pekiştirilmesi ve Atatürk’ün bütünleştirici vizyonuna dönüş anlamına gelecektir.
Kaynakça
• Atatürk Araştırma Merkezi. Cumhuriyetin İlk Yıllarında Devlet Sembolleri. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2007.
• Geertz, Clifford. The Interpretation of Cultures. New York: Basic Books, 1973.
• Halbwachs, Maurice. On Collective Memory. Chicago: University of Chicago Press, 1992.
• Halaçoğlu, Yusuf. XVI. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2001.
• Halaçoğlu, Yusuf. “Cumhurbaşkanlığı Forsu Üzerindeki Yıldızların Anlamı ve Tartışmalar.” Türk Tarih Kurumu Dergisi, Cilt 45, Sayı 178 (2006): 55-72.
• Kafesoğlu, İbrahim. Türk Milli Kültürü. İstanbul: Ötüken Neşriyat, 1998.
• Karagöz, Aliseydi. Cumhurbaşkanlığı Forsundaki Yıldızların Gizemi ve Tarihî Anlamı. Antalya, 2015.
• Köprülü, Mehmet Fuat. Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2003.
• Şah İsmail Hatayi. Divan. Haz. Abdülbaki Gölpınarlı. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2002.
• Turner, Victor. The Ritual Process: Structure and Anti-Structure. Chicago: Aldine, 1969.
• Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Tarihi. Cilt I-IV. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1988.
• Zürcher, Erik Jan. Modernleşen Türkiye’nin Tarihi. Çev. Yasemin Saner. İstanbul: İletişim Yayınları, 2004.
• Özgündüz, Ali. “Cumhurbaşkanlığı Forsunda Yer Alması Gereken Devletler Hakkında Kanun Teklifi.” Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi, 8 Aralık 2014.