Danimarka’ya yeni gelen birinin ilk şaşkınlığı genellikle şu olur:
“Saat 17.00 oldu, her yer kapandı! Şimdi ne olacak?”
Evet, Danimarka’da alışveriş merkezleri (AVM’ler), mağazalar ve birçok iş yeri saat 17.00-18.00 gibi kepenk indiriyor. Cumartesi günleri bile çoğu yer öğleden sonra kapalı. Pazar günü ise adeta şehirler sessizliğe bürünüyor. İlk bakışta can sıkıcı gibi görünse de, bu düzenin arkasında derin bir yaşam felsefesi, güçlü bir sendikal mücadele ve insanca çalışma hakkı yatıyor.
“Hayat çalışmaktan ibaret değildir.”
Danimarka’da iş hayatı, sadece üretmek üzerine kurulu değildir. Aksine, çalışanın da bir hayatı olduğu gerçeği esas alınır. Saat 17.00’den sonra dükkanlar kapanır çünkü insanlar işten çıkıp aileleriyle vakit geçirmek, çocuklarıyla oyun oynamak, sevdikleriyle yemek yemek veya kendilerine zaman ayırmak isterler. Devamlı çalışan, haftanın yedi günü açık mağazalar burada tercih edilmez. “Akşamlar bize aittir” anlayışı toplumun ortak değerlerinden biridir.
Sendikaların Gücü ve Sosyal Refah
Bu sistem rastlantı değildir. İşçi sendikaları Danimarka’da son derece güçlüdür ve tarih boyunca çalışanların haklarını kararlılıkla savunmuştur. Haftada 37 saatlik çalışma süresi, fazla mesai ücretleri, yıllık izin hakları ve çalışma saatlerinin insan onuruna yakışır şekilde düzenlenmesi hep bu örgütlü mücadelenin ürünüdür.
Sendikaların talebiyle birçok sektörde geç saatlere kadar çalışmak zorunlu değildir. Pazar günü çalıştırmak isteyen işveren, ekstra ödeme yapmak ve çalışanların gönüllü onayını almak zorundadır. Böylece “hafta sonu mesaisi” bir angarya değil, kişinin tercihine dayalı ve karşılığı olan bir seçenek haline gelir.
Tüketim Değil, Denge Odaklı Yaşam
Danimarka’da öncelik tüketimi körüklemek değil, yaşam kalitesini artırmaktır. 7/24 açık mağazalar, ışıl ışıl AVM’ler yerine doğayla, aileyle, hobilerle geçirilen zaman makbuldür. Bu yüzden Danimarka, dünyanın en mutlu ülkeleri arasında yer almaktadır.