Ruhun Katmanlarına Sessiz Yolculuk

“Mellem” Sergisi Jespersen Galleri’de Açıldı

Kopenhag’ın kültürel merkezlerinden Jespersen Galleri, dün akşam özel bir sanat etkinliğine ev sahipliği yaptı. Sanatçı İlyas Kırkan, “Mellem” (Türkçesiyle “Arasında”) adlı kişisel sergisini sanatseverlerle buluşturdu. Sergi, sadece görsel değil aynı zamanda ruhsal ve düşünsel bir yolculuk vaat ediyor.

Soyutun Katmanlarında Bir Yolculuk

Kopenhag başta olmak üzere çevre şehirlerden çok sayıda sanatseveri ağırladı. Farklı yaş ve kültürel arka planlardan gelen ziyaretçiler, Kırkan’ın eserleri önünde sessiz bir şiir dinler gibiydi.

Sanatçı, akrilik, kum, çakıl ve tutkaldan oluşan malzemeleri ustalıkla kullanarak, her eserinde zaman, bellek ve içsel titreşimlere dair izler sunuyor. Sergideki eser isimleri de adeta ayrı bir anlatı oluşturuyor:

  • “A Green Spiritual Journey I/II” ve II/II – Doğanın dinginliğinde yapılan içsel bir yürüyüş,
  • “An Eternal Journey” – Ruhun zamanla kurduğu sonsuz bağ,
  • “A Journey With Soap Bubbles” – Anların kırılgan güzelliğine yapılan bir çağrışım,
  • “Bloom in Winter I-III” – Karanlıkta bile çiçek açan umutların metaforu.

Orhan Doğru’nun “En Stikling af Min Kærlighed” Kitabına Yeni Bir Dokunuş: Ilyas Kirkan’ın Tablosu Kapak Oldu.

Danimarkalı yazar Orhan Doğru’nun son eseri “En Stikling af Min Kærlighed” yepyeni bir görsel kimlikle okurlarla buluşuyor. Kitabın kapağında, sanatçı Ilyas Kirkan’ın iki parçadan oluşan etkileyici eseri “A Green Spiritual Journey I/II ve II/II – Doğanın dinginliğinde yapılan içsel bir yürüyüş” yer alıyor.

Doğanın huzurunu ve içsel yolculuğu konu alan bu tablo, kitabın ruhuyla güçlü bir bağ kurarak, okuyuculara hem görsel hem de duygusal bir deneyim sunuyor. Orhan Doğru’nun kaleme aldığı eser, ruhani bir keşif ve sevgi teması üzerine inşa edilmiş olup, Ilyas Kirkan’ın sanatıyla tamamlanarak benzersiz bir bütünlük oluşturuyor. Kitap ve kapak sanatının buluştuğu bu özel çalışma, hem edebiyat hem de sanat dünyasında dikkat çekiyor.

İlyas Kırkan eserlerini ön yüz yerine arka yüzünden imzalıyor. Bu tercih, izleyicinin esere dair kendi düşüncelerini özgürce oluşturmasına olanak tanıyor. Sanatçı şöyle açıklıyor:

“Bir imzanın yönlendirmediği eser, zihnin esnekliğini temsil eder.”

Bu yaklaşım, sanatın kalıplardan uzak, özgür ve sezgisel bir ilişki kurmasını mümkün kılıyor.

Açılışta Kopenhag’ın sanat çevresinden tanınmış isimler, akademisyenler, sanat yazarları ve genç sanatçılar yer aldı. Kalabalık ve coşkulu atmosferde, salonun sessizliği eserlerle kurulan derin diyaloğu yansıtıyordu. Ziyaretçiler bazı tabloların önünde dakikalarca dururken, kimi fısıltılarla düşüncelerini paylaştı.

Genç kuşak sanatseverlerin sergiye gösterdiği ilgi dikkat çekti. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar ve yorumlar, “Mellem”in kısa sürede geniş bir etki alanı oluşturduğunu gösteriyor.

Kırkan, Roskilde Üniversitesi’nde toplum bilimleri eğitimi aldıktan sonra soyut sanatla kendini ifade etmeye başladı. Bugüne kadar Kopenhag, Londra, Paris, Lizbon, Tokyo ve Montreal gibi dünya şehirlerinde sergiler açtı. Tokyo Metropolitan Sanat Müzesi’ndeki JAALA Bienali ve Uluslararası Montreal Sanat Festivali gibi prestijli etkinliklerde eserleri yer aldı.

Kırkan, ziyaretçilere şöyle seslendi:

“Her tabloyla vakit geçirin ve sizi nereye götürdüğünü izleyin. Önemli olan beğenmek değil, hangi yolculuğa çıktığınızdır.”

“Mellem” (Danca’da “arasında”) kavramı, yalnızca fiziksel bir konumu değil, aynı zamanda varoluşsal bir durumu da ifade ediyor. Kırkan’ın sergisinde bu kavram etrafında şöyle temel felsefi yorumlar öne çıkıyor: “Arada olmak”, sabit bir kimliğin reddidir. Kırkan’ın göç deneyimi, kimliğinin coğrafi ve kültürel sınırlar arasında şekillenmesine yol açmıştır. Bu durum, Jean-Paul Sartre’ın “varlık kendini olduğu şeyle tanımlayamaz” görüşünü çağrıştırır.

Soyut resimde anı yakalamak değil, zamanın, hafızanın ve duygunun katmanlarını birlikte yaşamak vardır. Bu “arada olmak”, geçmiş ve gelecek arasında salınan “şimdi”yi temsil eder ve Heidegger’in “varlık zamansaldır” düşüncesiyle paralellik gösterir.

Figüratif öğeler yoksa izleyici sezgi ve yoruma yönelir. “Arada olmak” burada madde ile mana, şekil ile düşünce arasında bir köprü kurar. Maurice Merleau-Ponty’nin algı felsefesi ışığında bu, “görünmeyeni görünür kılmak” demektir.

Sanatçının imzasını eserin arka yüzüne atması, Wittgenstein’ın “Üzerine konuşulamayan hakkında susmalı” deyişini çağrıştırır. Anlamı sabitlemek değil, onun kenarında dolaşmak anlamına gelir.

Kırkan’ın “beğenmek değil, seni nereye götürdüğü önemli” yaklaşımı, Umberto Eco’nun “açık yapıt” kavramına uygundur. Böylece sanatçı ile izleyici arasında bir bilinç köprüsü kurulur.

Sergideki tema  “Mellem”, bir boşluk değil, geçiş; eksiklik değil, potansiyeldir. Ne tamamlanmış bir varlık ne de mutlak bir yokluk… Kırkan’ın sanatı, bu “arada olma” halini bir yaşam biçimi ve felsefi duruş olarak sunuyor. Çünkü bazen en derin anlamlar, tam da “arada kalan” yerlerde filizlenir. Arada kalmak, zamanın ve mekânın ötesinde, gerçekliğin derinliklerine yapılan içsel bir yolculuktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir