Tehlikeli Övgü: İmamoğlu ve BOP Krizi

Kopenhag, 20 Ağustos

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, TBMM’de kurulan BOP – Barrack Komisyonu ve farklı dil ve kültürlere sahip topluluklar konusundaki ayrılıkçılığı ve ayrımcılığı destekleyen açıklamaları, Türkiye’nin anayasal düzeni ve üniter yapısı bakımından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. İmamoğlu’nun cezaevinden avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamalarda, iktidarın oluşturduğu BOP – Barrack Komisyonu’ndan övgüyle bahsetmesi ve sürecin demokratikleşmeye hizmet edeceğini savunması, CHP tabanında derin rahatsızlık ve kafa karışıklığı yaratmaktadır. Ancak bu övgüler, aslında Türkiye’yi bölmeyi ve parçalamayı hedefleyen kapsamlı bir planın parçası olan BOP – Barrack Komisyonu’nun meşrulaştırılmasına hizmet etmektedir.

İmamoğlu’nun BOP – Barrack Komisyonu Övgüsünün Saklı Tehlikesi

İmamoğlu’nun TBMM’de kurulan BOP – Barrack Komisyonu’nu “önemli, değerli ve zorunlu” olarak tanımlaması, kamuoyunda tehlikeli bir algı yaratmaktadır. Bu komisyonda yürütülen çalışmalar, Türkiye’nin temel devlet yapısını sarsmayı ve ülkeyi etnik, mezhepsel ayrımlara bölmeyi amaçlayan bölücü bir programın parçasıdır. İmamoğlu’nun CHP’nin cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla bu komisyonla işbirliği yapması, komisyonu övmesi, CHP’nin anayasal bütünlük ve milli birliğe olan bağlılığını sorgulanır hale getirmekte, partinin tabanında iç çatlakları daha da derinleştirmektedir.

BOP – Barrack Komisyonu, resmi söylemde terörün sona erdirilmesi ve demokratikleşme hedefleriyle tanıtılsa da, gerçek anlamda Türkiye’nin parçalanmasına hizmet eden bir aracıdır. İmamoğlu’nun bu komisyona ilişkin tutumu, CHP tabanında geniş bir kesim tarafından milli birlik ve egemenlik değerlerine ihanet olarak görülmektedir. Komisyonun meşruiyetinin Meclis’teki (İYİ Parti hariç) muhalefet tarafından desteklenmesi, devletin üniter yapısına yönelik büyük bir tehdidin kabulü anlamına gelmektedir.

İmamoğlu’nun “ciddiyet arıyoruz” şeklindeki ifadeleri, iktidarın bölücü politikalarına karşı sert durması beklenen bir muhalefet liderinin aksine, bu politikalara göz kırptığını ve onları meşrulaştırma çabasına girdiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, siyasi bir hatanın ötesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin temel varlığını tehdit eden tehlikeli bir tavrın yansımasıdır.

Farklı Dil ve Kültürlere Sahip Topluluklar Meselesinde İmamoğlu’nun Ayrılıkçılığı Körükleyen Fırsatçı-Yanıltıcı Tavrı

İmamoğlu’nun farklı dil ve kültürlere sahip bir topluluğun “dillerini” öğrenme çabası insani bir yaklaşım gibi görünse de, bu tavır politik olarak çok ciddi riskler taşımaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları, anayasal olarak eşit haklara sahiptir ve ülke bütünlüğü içinde bir millet olarak tanımlanmıştır. Ancak İmamoğlu’nun farklı dil ve kültürlere sahip toplulukların BOP planı içindeki sözde “taleplerini” açıkça savunması, CHP’nin milli birliğe bağlılık konusundaki güvenilirliğini zedelemekte, ayrıştırıcı bir siyasetin kapısını aralamaktadır.

Bu yaklaşım, BOP – Barrack Komisyonu’nun bölgesel topluluk, etnik, milli, dinsel “kimlikleri” siyasi araç olarak kullanma stratejisiyle birebir örtüşmektedir. İmamoğlu’nun bu söylemi, milli birlik ve toplumsal barışa yönelik riskleri artırmakta, yerel kimliklerin siyasette öne çıkarılması suretiyle Türkiye’nin bölünmesine, üniter yapısının yok edilmesine ve federasyonculuğa hizmet etmektedir.

Tarihsel olarak, benzer bölücü söylemler ülkemizi derin acılarla karşı karşıya bırakmış, toplumsal barışı zedelemiştir. İmamoğlu’nun yaklaşımı ise bu yaraları derinleştirici ve bölücü hareketlerin güçlenmesine zemin hazırlayıcıdır. CHP seçmeni içindeki milliyetçi ve ulusalcı kanat bu durumdan rahatsızlık duymakta ve partinin asli misyonundan sapıldığı tespiti yapmaktadır.

İmamoğlu’nun BOP’çu Rolü ve CHP Seçmenine Kritik Çağrı

İmamoğlu’nun BOP – Barrack Komisyonu ile olan işbirliği ve farklı dil ve kültürlere sahip topluluklara yönelik ayrımcı ve ayrılıkçılığı körükleyen – destekleyici tutumu, CHP’nin geleceği açısından hayati bir kavşak noktasıdır. Tarihsel olarak milli egemenlik ve anayasal düzenin savunucusu olan CHP, bu değerlerden saparak bölücü süreci destekler bir pozisyona hızla, frensiz bir biçimde sürüklenmektedir. Bu, CHP seçmeni ve Türkiye halkı için ciddi bir güven kaybı anlamına gelmektedir.

CHP seçmeni, İmamoğlu’nun bu tutumuna karşı durmalı, partinin asli misyonunu Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını korumak ve milli birliği savunmak olarak görmelidir. Duramazsa partiden ayrılmalıdır. BOP – Barrack Komisyonu gibi devletin temel yapısını zedeleyen oluşumlara karşı mevcut CHP’nin politikalarına karşı daha kararlı, sert ve net bir duruş sergilemesi için mücadele etmelidir.

Siyasi liderlerin söylemleri ve eylemleri sadece anlık politika malzemesi olarak değil, Türkiye’nin geleceğine dair stratejik bir rota olarak değerlendirilmelidir. İmamoğlu’nun komisyondaki övgü dolu sözleri, aslında Türkiye’nin bütünlüğünü hedef alan büyük bir tuzaktır ve bu tuzağa düşmek ülkenin geleceğini karartmaktan başka bir anlama gelmez.

Sonuç: CHP Seçmeninin Tarihi Sorumluluğu ve Milli Birlik

Sonuç olarak, İmamoğlu’nun TBMM’deki BOP – Barrack Komisyonu’na ilişkin övgülü yaklaşımı ve farklı dil ve kültürlere sahip topluluklara yönelik ayrılıkçılığı ve ayrımcılığı körükleyen, anayasa suçu işleyen tavrı, CHP seçmeni için bir uyanış çağrısıdır. Partinin bugüne kadarki seçmeni, bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine, anayasal düzenine ve milli birliğine bağlı kalarak, bölücü ve ayrıştırıcı politikaların karşısında durmak zorundadır.

Farklı kültürlere ve dillere sahip toplulukların hakları, Türkiye’nin anayasal çerçevesi içinde korunmalı (üniter yapı zedelenmeden), ancak bu haklar bölücü ve ayrıştırıcı söylemlerle eş tutulmamalıdır. CHP’nin bugüne kadarki seçmeni, bu kritik süreçte sorumluluğunu unutmamalı ve BOP – Barrack Komisyonu gibi Türkiye’nin birliğine zarar veren girişimlere karşı net bir duruş sergilemelidir.

Türkiye’nin 86 milyon vatandaşı olarak, güçlü bir Türkiye için mücadele etmek her vatandaşın olduğu kadar CHP’nin bugüne kadarki seçmeninin de temel görevidir. CHP’nin milli değerlerden sapmaya çalışan her türlü girişime karşı mücadele edilmeli, BOP – Barrack Komisyonu gibi projelerin içerdiği tehlikeler açıkça görülmeli ve karşı durulmalıdır. İmamoğlu’nun Türkiye’nin birliğine ve dirliğine yönelik Erdoğan, Özer ve Öcalan ile girdiği BOP yarışında ki post kapma içinde olduğu görülmeli ve İmamoğlu’nun kendi şahsi çıkarı için her şeyi yapacağı, bu sebeple vatana, millete ve Türkiye Cumhuriyeti ilkelerine karşı ihanet içinde olduğu açıkça görülmeli; İmamoğlu, CHP’nin bugüne kadarki tabanından ve onu kerhen destekleyenlerden gelmesi gereken sert muhalefetle Türkiye siyasi hayatından diskalifiye edilmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir