Trump – AB Tarife Gerilimi: Her İki Tarafa Da Ne Bedel Ödetecek?

Donald Trump’ın 2025 başında tekrar Beyaz Saray yarışına katılmasıyla birlikte ABD’nin dış ticaret politikaları yeniden gündemin üst sıralarına taşındı. Başkanlık yarışındaki söylemleri kadar fiili adımları da dikkat çekerken, özellikle Avrupa Birliği’ne yönelik olası ek gümrük tarifeleri büyük bir uluslararası ekonomik gerilim yarattı. 1 Ağustos 2025 itibarıyla yürürlüğe girmesi planlanan %30’luk tarifeler, sadece ekonomik büyümeyi değil, istihdamı, ticaret ilişkilerini ve küresel arz zincirlerini de tehdit ediyor.

1. TARİFE KRİZİNİN DOĞUŞU: TRUMP’IN YENİ STRATEJİSİ

Trump’ın dış ticaret politikası geçmişten bu yana “Önce Amerika” (America First) stratejisine dayanıyor. 2018-2020 arasında Çin’e karşı uyguladığı tarifelerle başlayan süreç, şimdi Avrupa’yı hedef alıyor. ABD Başkanı’nın açıklamalarına göre, AB’nin Amerikan ürünlerine yeterince açık davranmadığı ve otomotiv başta olmak üzere birçok sektörde “adil rekabet ortamı” sunmadığı iddia ediliyor.

Bu kapsamda Trump, AB’den ithal edilen araçlara, otomobil parçalarına, sanayi ürünlerine ve bazı tarım ürünlerine %30’a varan ek gümrük vergileri getirme planını duyurdu. Bu açıklama, Brüksel’de soğuk duş etkisi yarattı. AB Komisyonu, Trump’ın adımlarına karşı misilleme tarifeleri hazırlığında olduklarını duyurdu.

2. AB EKONOMİSİNDE YANKILAR

Avrupa ekonomisi, özellikle Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde ihracat odaklıdır. Almanya örneğinde olduğu gibi, otomotiv ve mühendislik sektörleri ABD pazarına bağımlı durumdadır. Trump’ın tarifeleri, bu sektörlerde ani bir talep daralmasına yol açabilir. Bu durum yalnızca büyümeyi değil, istihdamı da doğrudan etkileyebilir.

IMK Enstitüsü’ne göre, Almanya’nın 2025 büyüme tahmini %1,6 iken, bu tarifelerin devreye girmesi hâlinde oran %1,2’ye kadar gerileyebilir. Avrupa geneli için ise %0,7–0,9 arasında bir daralma riski öne çıkıyor.

Ayrıca, otomotiv dışı sektörlerde de sorunlar yaşanabilir. Makine, ilaç, kimya ve enerji teknolojileri alanında faaliyet gösteren Avrupa firmaları da ABD pazarındaki kayıplarla yüzleşebilir.

3. ABD’DE GÖZLENEN ETKİLER

ABD açısından da bu ticaret savaşı çift yönlü riskler taşıyor. AB’nin karşı misilleme tarifeleri, özellikle ABD’nin ihracat yaptığı bazı niş pazarlarda kayıplara yol açabilir. Tarım sektörü, viski, otomobil ve ekipman üreticileri bu süreçten doğrudan etkilenebilecek sektörler arasında yer alıyor.

ABD’de Ulusal Üreticiler Derneği, tarifelerin devam etmesi hâlinde ihracat hacminde %12’ye varan düşüş yaşanabileceğini öngörüyor. Ayrıca, finansal piyasalarda istikrarsızlık artarken, ABD tüketici fiyatlarında da yukarı yönlü baskılar oluşması bekleniyor.

4. FİNANSAL VE POLİTİK ETKİLER

Tarife savaşı, yalnızca reel sektörü değil, finansal istikrarı da etkiliyor. Euro/dolar kuru üzerindeki baskı artarken, Avrupa Merkez Bankası (ECB), düşük büyüme ve düşen talep nedeniyle daha gevşek bir para politikasına yönelebilir. Bu da faiz indirimlerini gündeme getirebilir.

ABD tarafında ise FED, enflasyonist baskıların etkisiyle daha temkinli hareket edecektir. Ancak fiyat artışları sürerse FED’in de faiz politikası üzerinde yeniden düşünmesi gerekebilir.

Siyasi olarak ise, AB ile ABD arasındaki ticari güven ortamı ciddi şekilde zedelenmiştir. Her iki taraf da bu süreci “stratejik işbirliği” açısından bir sınav olarak görmektedir.

5. TARİFLERİN İTHALAT, İHRACAT, İSTİHDAM VE PARA POLİTİKALARINA YANSIMALARI 

Trump’ın Avrupa Birliği’ne (AB) yönelik %30’luk ek gümrük tarifesi uygulama tehdidi ve AB’nin misilleme hazırlıkları, hem Avrupa ekonomisinde hem de ABD’de çok yönlü ekonomik sonuçlar yaratacaktır. Bu etkiler, farklı alanlarda çeşitli yansımalar doğuracaktır.

Ekonomik büyüme açısından bakıldığında, Avrupa Birliği’nde bu tarifeler nedeniyle yaklaşık 0,7 ila 0,9 puan arasında bir küçülme riski öngörülüyor. Özellikle Almanya gibi ihracata dayalı ekonomilerde büyüme yavaşlama eğiliminde. Öte yandan, ABD ekonomisinde ise büyüme üzerinde daha sınırlı ama yine de kayda değer bir etki olabilir; burada da %0,3 ila %0,4 arasında bir büyüme kaybı söz konusu olabilir.

İhracat sektörleri özelinde incelendiğinde, Avrupa’da otomotiv, makine ve kimya sanayii ciddi şekilde zarar görebilecek alanların başında geliyor. ABD’de ise kimya, plastik ve tarım makineleri sektörleri, AB’nin misilleme tarifeleri nedeniyle olumsuz etkilenebilir.

İstihdam açısından da iki tarafta farklı ama önemli riskler söz konusu. Avrupa’da bazı sanayi bölgelerinde işsizlik oranlarında artış beklenirken, ABD’de tarım ve imalat sektörlerinde çalışanlar bu sürecin en kırılgan kesimini oluşturuyor.

Finansal piyasalarda ise belirsizlik ve dalgalanmalar dikkat çekiyor. Avrupa borsaları ve döviz piyasaları bu tarifelerin etkisiyle oynaklık gösterirken, ABD borsaları da düşüş eğiliminde. Euro/dolar paritesinde aşağı yönlü baskı gözleniyor.

Para politikaları açısından bakıldığında, Avrupa Merkez Bankası (ECB), büyüme yavaşladıkça faiz indirimine daha açık bir pozisyona geçebilir. Özellikle eylül ayındaki toplantılarda bu yönde adımlar atılması gündeme gelebilir. ABD Merkez Bankası (FED) ise enflasyonist baskılardan ötürü daha dikkatli bir duruş sergilemek zorunda kalacak. Artan girdi maliyetleri nedeniyle faiz oranları üzerindeki yönlendirmelerde temkinli davranmak gerekebilir.

6. DİPLOMATİK MASADA KARTLAR AÇILIYOR

Gerilimin büyümesi üzerine Avrupa Birliği, Washington’a bir ticaret heyeti göndererek doğrudan müzakerelere başladı. AB Ticaret Komiseri Maroš Šefčovič liderliğindeki heyet, ABD Ticaret Temsilcisi Katherine Tai ile temaslarda bulundu. AB’nin önerisi net: karşılıklı olarak tüm tarifelerin sıfırlanması ve yeni bir serbest ticaret çerçevesi oluşturulması.

Ancak Trump yönetimi bu öneriye temkinli yaklaşıyor. Beyaz Saray, AB’nin özellikle otomotivde iç pazarı korumaya devam ettiğini savunuyor. Trump’ın ekibi, “adil rekabetin sağlanması için daha ileri adımlar” talep ediyor. Bu nedenle taraflar arasında bir uzlaşma sağlanması kolay gözükmüyor.

Brüksel ise herhangi bir anlaşma sağlanamazsa, 1 Ağustos’tan itibaren 83 milyar dolarlık ABD ürününe eşdeğer misilleme tarifeleri uygulayacağını bildiriyor. Böylece, ticari gerilim doğrudan ekonomik savaşa dönüşebilir.

7. SEKTÖREL DERİNLİKTE KAYIPLAR VE FIRSATLAR

Tarife krizinden bazı sektörler daha fazla etkileniyor. Avrupa’da özellikle:

• Otomotiv sektörü, ABD’ye ihracatta %40’a yakın bir düşüş riski ile karşı karşıya.

• Kimya ve ilaç sanayi, yüksek girdi maliyetleri ve talep daralması nedeniyle baskı altında.

• Makine ve ekipman üreticileri, siparişlerde azalma ve yatırım ertelemeleri yaşıyor.

ABD tarafında:

• Tarım makineleri ve ekipmanları, AB misillemeleri nedeniyle büyük pazar kayıplarına uğrayabilir.

• Bourbon viskisi ve gıda ürünleri gibi geleneksel ihraç kalemleri, Avrupa süpermarket zincirlerinden çıkarılma riskiyle karşı karşıya.

• Yarı iletken ve teknoloji parçaları gibi bazı alanlarda ise AB’nin alternatif arayışı, Çin ya da Kore gibi tedarikçilere yönelme eğilimini artırıyor.

Kriz ortamı her ne kadar zarar verici olsa da, bazı firmalar için bölgesel üretim ve yeni pazar arayışları açısından da fırsatlar sunuyor.

8. KÜRESEL EKONOMİYE OLASI YANSIMALAR

Trump–AB tarife savaşı yalnızca bu iki blok arasında sınırlı kalmaz. Küresel ekonomi, 2020 sonrası pandemi ve 2022 Ukrayna savaşı nedeniyle hâlihazırda kırılgan durumda. Yeni bir ticaret çatışması, tedarik zincirlerinde yeniden yapılandırmayı hızlandırabilir.

WTO (Dünya Ticaret Örgütü), bu tür tarifelerin uluslararası ticaret ilkeleriyle çeliştiğini ve zincirleme etki yaratabileceğini vurguluyor. Çin, Kanada, Japonya gibi büyük aktörler gelişmeleri yakından izliyor. Özellikle Avro/Dolar kurundaki baskı, gelişmekte olan ülkelerin döviz açıklarını da doğrudan etkileyebilir.

Küresel emtia fiyatları da bu süreçten etkilenebilir. Örneğin çelik, alüminyum ve tarım ürünlerinde fiyatlar yükselirse, bu tüm dünyada enflasyonu tetikleyebilir.

9. POLİTİK SONUÇLAR: SEÇİM, ULUSALCILIK VE İTTİFAKLAR

Trump’ın bu tarifeleri yalnızca ekonomik değil, siyasi bir strateji olarak kullandığı yorumları da yaygın. ABD’deki 2025 seçimlerine giderken “ekonomik milliyetçilik” kartını oynaması, mavi yakalı seçmeni yeniden kazanma amacı taşıyor. Sendikaların ve tarım lobisinin bir bölümü bu tarifeleri desteklerken, ihracatçı şirketler ve Wall Street çevreleri ise karşı çıkıyor.

Avrupa’da ise bu kriz, AB içinde yeni bir birlik ihtiyacını artırıyor. Özellikle Fransa ve Almanya, ortak sanayi politikaları geliştirme yönünde çağrılar yapıyor. Aynı zamanda NATO ve G7 gibi ittifak yapıları içinde de güven kaybı yaşanıyor. Transatlantik ilişkilerin geleceği bu gerilimlerden ciddi biçimde etkilenebilir.

10. DEĞERLENDİRME 

Trump’ın AB’ye yönelik tarifeleri kısa vadede popülist ve politik çıkarlar doğurabilir, ancak uzun vadede hem Amerikan hem Avrupa ekonomisine zarar verme potansiyeli taşır. Ekonomik büyümenin yavaşlaması, tüketici fiyatlarının yükselmesi, ihracat kayıpları ve işsizlik artışı gibi çok yönlü riskler söz konusudur.

Avrupa özellikle bu konuda dik durmalı, stratejik yol haritası hazırlamalı ve ABD ‘nin tarifelerine karşın gerekli yaptırımları yapmaya hazır olmalıdır. ABD hegemonya tehditlerine karşı koymalı ve Avrupacı davranmalıdır. 

KAYNAKÇA 

1. Reuters (2025, Temmuz). EU trade chief heads to Washington in search of tariffs solution. https://www.reuters.com/

2. Politico (2025). US businesses brace for impact of all-out trade war. https://www.politico.com/

3. AP News (2025). Trump plans 30% tariff on EU products. https://apnews.com/

4. Aksiyon Ekonomi (2025). Küresel Piyasalarda Trump’ın Tarifeleri. https://www.aksiyon.com.tr/

5. IMK Enstitüsü (2025). Euro Bölgesi Büyüme Tahminleri Raporu.

6. WTO (2025). Tariff Impacts and Global Trade Risks.

7. Bloomberg (2025). ECB’s Response to Transatlantic Tensions.

8. Politika Akademisi (2025). Trump’ın Tarife Stratejisi ve Küresel Ekonomi.

9. Bitrue Blog (2025). Trump’s New Trade Doctrine with the EU. https://www.bitrue.com/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir