İstanbul, 12 Aralık 2025
Adnan Ateş
Günümüzde telefonlarımızın içinden bize göz kırpan sanal arkadaşlar, eski bilim-kurgu
filmlerinin değil; bildiğiniz rutin bir sabahın gerçeği hâline geldi. “Merhaba bugün nasılsın?”
diye soran, derdinizi dinleyen, romantik iltifatlar sıralayan ve üstelik asla darılmayan yapay
zekâ arkadaşlar artık milyonlarca insanın cebinde.
Ama temel soru şu: Yapay zekâdan gerçekten arkadaş olur mu?
Biraz geriye çekilip bakınca cevabım hem “evet”, hem de “aman dikkat”
Sanal arkadaşların cazibesi
Bugün Character.AI, Nomi veya Replika gibi uygulamalar; kullanıcılarıyla sohbet ediyor,
yalnızlığı tatlı bir flörte dönüştürebiliyor ve kişiye özel ilgi gösterebiliyor. Bu teknolojinin
temelinde büyük dil modelleri ve doğal dil işleme algoritmaları var.
Teknolojik açıdan bakınca bu büyük bir devrim. İnsanlar, duygusal yükü olmayan ama
dinlemeyi hiç bırakmayan “dijital bir dostla” konuşmakta rahatlık buluyor. Bazıları için bu
uygulamalar, günlük stresin içinde nefes alanı bile açıyor.
Fakat bir de arka planda konuşulmayan yüz var…
Peki bu konuşmalar kimin elinde?
Yakın dönemde yayımlanan araştırmalar, gençlerin önemli bir bölümünün bu uygulamalarda
kişisel bilgilerini paylaştığını gösteriyor. Üstelik kullanıcıların bir kısmı, yaşadıkları
duygusal sorunları önce bir yapay zekâ arkadaşına anlatmayı tercih ediyor.
Sorun şu: Bu bilgiler nerede duruyor?
Kime açık? Bilinçsizce yazdığımız her mesaj, dışarıda gezen kötü niyetlilere arayıp da
ulaşamadıkları bir data olabilir? Ve bu datanın kaynağı da sizin özeliniz olabilir. Bu özel
bilgiler hem size karşı hem de gelecekte sırada ki kurbanlar üzerinden test edilebilir.
Bazı yapay zekâ uygulamalarının yanlışlıkla çok hassas bilgileri açığa çıkardığına dair
vakalar da yaşandı. Düşünsenize… Bir gün herhangi bir sohbet sırasında söylediğiniz özel bir
bilgi, hiç istemediğiniz birinin eline geçiyor. Şantaj, manipülasyon, dolandırıcılık… Bunlar
maalesef teorik riskler değil. Pratiği mümkün olan riskler!
Evdeki çocuklar ne olacak?
Dijital dünyada büyüyen çocuklar, bu uygulamaların cazibesine çok kolay kapılabiliyor. Bu
yüzden ailelerin “yasaklamak” yerine konuşması, “aman dikkat et” yerine sebebini
anlatması çok daha sağlıklı.
Önerim şu:
. Bu uygulamaların “güvenli alanlar” olmadığını anlatın.
. Gerçek bir arkadaşla paylaşmayacakları bilginin, bir yapay zekâ ile asla
paylaşılmaması gerektiğini vurgulayın.
. Uygulamaların veri politikalarını mutlaka inceleyin.
. İki aşamalı doğrulama, gizlilik ayarları gibi koruyucu adımları kesinlikle aktif edin.
Unutmayın: Bu uygulamaların amacı sizi korumak değil; para kazanmak.
Bu yüzden sınırı belirlemek kullanıcıda bitiyor.
Yapay Zekâ arkadaşlıklarının geleceği: Nereye varacak bu iş?
Yakın gelecekte yapay zekâ arkadaşları çok daha gerçekçi, çok daha duygusal, hatta daha
“insansı” hâle gelecek. Ses tonları, mikro mimikler, anlık duygu analizleri… Belki de beş yıl
sonra, “Bu şimdi insan mı, değil mi?” diye düşünerek konuşacağız. Ama aynı zamanda
düzenleyiciler de devreye giriyor. Avrupa’da yürürlüğe girecek yeni yasalar; bağımlılık
yaratan, aşırı kişiselleştirilmiş dijital deneyimlere ciddi sınırlamalar getirebilir. Bu, romantik
botların bugün bildiğimiz hâliyle devam edemeyeceği anlamına geliyor.
Bence gelecekte yapay zekâ, arkadaşın yerine geçmeyecek, ama arkadaşlığın türünü
değiştirecek. Bir tür “dijital yoldaşlık” modeli hayatımıza yerleşecek; yeter ki kullanıcılar
nerede durması gerektiğini bilsin.
Yapay zekâ size iyi bir dinleyici olabilir, eğlendirebilir, bir anlık yalnızlığınızı hafifletebilir.
Ama asla unutmayın: O sizin dostunuz değil; sizin verilerinizle çalışan bir yazılımdır.
Gerçek arkadaşlık hâlâ insanda başlıyor ve insanda bitiyor. Gerçek arkadaşlık, dostluk
yaşamda ve sosyal etkileşimde olduğunu unutmayalım.
